Hz Mevlana Quotes

We've searched our database for all the quotes and captions related to Hz Mevlana. Here they are! All 13 of them:

Elbet bizde biliriz lafi en inceden dokundurup icini acitmasini..Lakin kiyiliyoruz ama kiyamiyoruz sevdiklerimize iste...
Hz.Mevlana
Modernlik diye bir şey yoktur. Biz kendi benliğimizden dolayı bizden evvelkileri geri zannediyoruz. Biz şimdi elektrikle aydınlanıyoruz diye gaz lambasıyla, mumla, yağ kandili ile aydınlananları geri zannediyoruz. Hz. Mevlana yağ kandiliyle aydınlanıyordu, sen elektirikle aydınlanıyorsun diye bir satır mesnevi mi yazabildin? Onun için bu modernlik denen şeyi ben kabul etmiyorum.
Ömer Tuğrul İnançer
Aşk ülkesi herkesin kendi bildiğincedir. Aşkların milleti de devleti de yoktur.(hz.Mevlana)
Muhyiddin Şekur (The Writing On The Water: Chronicles Of A Seeker On The Islamic Sufi Path)
Her birimiz Meryemiz. İçimizdeki İsa’yı doğuralım ki, orada yüce-âliyy âlemleri seyredelim. Hz. Mevlana
Anonymous
Zaten zeki insanlar kurnaz olmaz, kurnazlar da zeki. Bu iki kavram arasında kesin bir zıtlık vardır. Einstein da kurnaz değildir, Mevlana da, Nietzsche de, Hz. İsa da. Herhangi bir sokak kurnazı, bu büyük insanları iki dakikada kandırmayı başarabilir. Çünkü hem küçük hesaplara akılları ermez onların, hem de insanlıkla ilgili yüksek düşünceleri bu derece alçalmayı kavrayamaz.
Zülfü Livaneli (Edebiyat Mutluluktur)
Ne merhemi olmadan ağrı ne de doygunluk olmadan açlık var olamaz. Yalnızlığın ilacı beklemekten geçer çünkü yalnızlık sadece zamanın bir oyunudur. Bir bütünün parçaları yalnızca anlarla birbirlerinden ayrılmışlardır.
Sinan Yağmur (Aşkın Gözyaşları II - Hz. Mevlana)
Uzun bir ayrılıktır insan,kalbi kendi yalnızlığına gömülü. Baştan başa koca bir ayrılık dünya... Yalnızca biz değiliz ayrılıklarla sınanan... Ayrılıklar üzerine kurulu bir dünyadır üzerinde yaşadığımız... Baktığımız her yerde bir ayrılık masalı yaşanır yeni baştan ve aralıksız... Her şey az gider uz gider.. .Ağaçlar yapraklardan ayrılır, yağmur bulutundan tohumlar bitkilerin gövdesinden uzaklara savrulur hep, bahardan yazdan ayrılır dünya, geceden gündüzünden ayrılır, aynı hikayeyi yaşadığımız bir ney’den kalbimize üflediğimiz hüzündür ve tamamı aynı redifle yazılmış bir şiir gibi okutur kendi ömrümüzün deminde... Kalbine tutunarak yaşayan herkes gibi beşiğin ardından başlar ayrılıklar... Bu ilk ayrılıktan sonra gelen her yeni ayrılık yalnızca ilkinin acısının yani insanlığımızın, sürgünlüğümüzün tekrar tekrar yaşanmasından başka bir şey değil ve her ayrılığa tahammül gücü veren bir de umut vardır yüreğin kıvrımlarında sessizce gizlenmiş...
Sinan Yağmur (Aşkın Gözyaşları II - Hz. Mevlana)
Korkularım, ruhumun arka sokaklarında umudumu istila etti ne yana dönsem prangalı sessizliklerim...
Sinan Yağmur (Aşkın Gözyaşları II - Hz. Mevlana)
Beklentisi olmayanın hayal kırıklığı olmaz. Aşkın kapısına varmayanın yarası asla olmaz.
Sinan Yağmur (Aşkın Gözyaşları II - Hz. Mevlana)
İnsanoğlu erişince maksûda, mutlaka yüzünü döner mahbûba.
Sinan Yağmur (Aşkın Gözyaşları II - Hz. Mevlana)
Hz. Muhammad, Hz. Isa (Jesus), Hz. Mevlana, or Hz. Naskar - the message comes in many forms, but the message itself is one and the same - it's the message of love, not hate - it's the message of assimilation, not dissimilation - it's the message of peace, not pieces.
Abhijit Naskar (Iman Insaniyat, Mazhab Muhabbat: Pani, Agua, Water, It's All One)
Hz. Isa (Jesus), Hz. Mevlana, or Hz. Naskar - the message comes in many forms, but the message itself is one and the same - it's the message of love, not hate - it's the message of assimilation, not dissimilation - it's the message of peace, not pieces.
Abhijit Naskar (Iman Insaniyat, Mazhab Muhabbat: Pani, Agua, Water, It's All One)
Türk Milleti için kusur (eksiklik, nasibsizlik) olarak gösterilen haksız-yersiz-kasıdlı-mantıksız iddia ve kanaatler sona kadar yerinde kalacaktı. Bunlardan birisini, iki defa Postnişi-i Hazret-i Mevlana olan Veled İzbudak Çelebi anlatır. (Bilinmiyen Atatürk’ten Hatıralar, Münir Hayri Egeli) Tarih-Dil mevzularıyla yakından meşgul olduğu devreydi. Zaman-zaman Çankaya'daki toplantılarında davetli olarak bulunuyordum ve arzusu üzerine Dil Kurumunda aktif vazife almıştım. Din ve Tasavvuf mevzuları üzerindeki hizmetlerim de malumu idi. Böyle bir araştırma toplantısında birden bana hitab etti: "- Sizden bir ricam olacak, dedi, bir ülkeye ve millete Allah katından bir Peygamber neden gönderilir?" Şu cevabı verdim: "O ülke ve millet veya kavim bilinen ve benimsenen ilahi emirler, ahlak nizamı ve iman şartlarını külliyen inkar ve dünya için menfi misal olursa, onları doğru yola sevk için Cenab-ı Hak tarafından vazifelendirilir. Bütün semavi kitabların birleştiği hakikat budur." Nasıl derinden bir nefes aldığı, yüzündeki memnuniyet hatları, başıyla tasvibkar hareketleri hala gözlerim önündedir. Dedi ki: "Evet... çok haklısınız. İşte bu sebebledir ki Yüce Tanrı, Türk ülkelerine ve milletine, bir Peygamber göndermek ihtiyacı duymamıştır. Çünkü Turk milleti, İslamiyetten çok çok zaman önce Vahdaniyet (Tek Tanrı) inancına sahibti ve ahlak yapısını bir Peygambere muhtaç olacak kadar hiçbir devirde kaybetmedi. İnsanoğlunun yaptığı putlara tapmadı." Sonra da şu açıklamada bulundu: "- Geçenlerde Ürdün Emiri Abdullah memleketimizde idi. Sohbet sırasında mevzu, İslam Alemi için mukaddes sayılan beldelere intikal etmişti. Biliyorsunuz, bu zatın babası Mekke Emiri Şerif Hüseyin Paşa, 1. Dünya Harbinin en buhranlı devrinde, devleti Osmanlı Hakanlığına, İngilizlerle işbirliği yaparak isyan etmiş ve Hicaz-Filistin cephesinin düşmesine asıl sebeb olmuştu. Emir Aptullah, Üç Peygamber Hz. Musa, Hz. İsa ve Hazret-i Muhammedin aynı mıntıkada ve aynı kavimler, yani Sami akvam, Museviler ve Araplara gönderildiğini, bu sebeble bu beldelerin Musevilik-İsevilik-Muhammedilik için Mukaddes olduğunu, bu kudsiyetin de devam ettiğini hatırlattı. Biliyorsunuz biz Türkler, İslamiyet'i Vahdaniyet (Tek Tanrı) inancını getirdiği için kabul ettik ve onun cihan hareketi olabilmesini kafa ve kılıcımızla biz temin ettik. Eğer Türkler Müslüman olmasaydı İslamiyet, Musevilik gibi mevzii bir din olarak kalırdı. İslam alemine bu hakikati anlatmak lazım. Araplar topraklarında üç semavi din peygamberinin gelmesiyle iftihar ederler ve üstünlük iddia ederler. Bizi de böyle bir nasibden mahrum olduğumuz icin küçümserler. Aslında bu bizim ahlak ve insanlık benliğimizi, hiç bir devirde bir Peygambere muhtaç olacak kadar kaybetmemiş olmamızın İlahi takdir ve tasdikidir. Çünkü hangi Peygamberin nerede irşad vazifesi ifa edeceği, Tanrı’nın takdiridir. Bu hakikatleri idrak edebilmiş din adamlarımızın milletimize bu gerçekleri anlatarak o topraklarda aradıklarının asıl ilham ve kudret kaynağının kendi vatanı olduğunu, karşıdakilerin cedlerinin ayıbını kapatmak icin uydurduklarına inanmamalarını temin etmeleri asli vazifedir.
Cemal Kutay (Atatürk Olmasaydı)