Asra Quotes

We've searched our database for all the quotes and captions related to Asra. Here they are! All 19 of them:

What she saw in their eyes terrified her. She was a woman traveling alone, in a country that had not seen exposed female faces in over five years. She turned back and cried tears of frustration all the way to Pakistan. ...Asra..., I find her fantasy delightful. Who else would risk her life to take stuffies to Afghanistan?
Mariane Pearl (A Mighty Heart: The Brave Life and Death of My Husband, Danny Pearl)
Ah, yaşam böyle işte! Dünyaya gelmesen hiçbir şey görmezsin, gelsen dertten kurtulamazsın.
Cengiz Aytmatov (Gün Olur Asra Bedel)
Täglich ging die wunderschöne Sultanstochter auf und nieder Um die Abendzeit am Springbrunn, Wo die weißen Wasser plätschern. Täglich stand der junge Sklave Um die Abendzeit am Springbrunn, Wo die weißen Wasser plätschern; Täglich ward er bleich und bleicher. Eines Abends trat die Fürstin Auf ihn zu mit raschen Worten: Deinen Namen will ich wissen, Deine Heimath, deine Sippschaft! Und der Sklave sprach: ich heiße Mohamet, ich bin aus Yemmen, Und mein Stamm sind jene Asra, Welche sterben wenn sie lieben.
Heinrich Heine (Romanzero: Ironische romantische Lyrik eines deutschen Dichters im Exil (German Edition))
Son yarım asra kadar istanbul bir yana, Anadolu’nun hemen hiçbir yerinde konvoy yapacak yeter sayıda arabaya sahip şehrimiz yoktu. Dolayısıyla ruhu ele geçirilmiş varlıklar gibi kornaya basan, cadde-sokak ayrımı yapmadan kontrolsüz gaza basan, peş peşe takılmak ve konvoyu bozmamak sevdasıyla trafiği kör düğüm edip hallaç pamuğu gibi atan, üstüne üstlük önlerini kesip atılacak 3 kuruş için bekleşen sabileri “boş zarflarla” kandıran zihniyet neyin nesidir ve bu nasıl “eğlenmek” olur!?
Anonymous
Entrepreneurship must be owned by everyone to innovate and breakthrough to give value to the society.
Asra Al Fauzi
Evimiz Yenişehir'de o zamanki adı Kâzım Paşa Caddesi olan bugünkü Ziya Gökalp Caddesi ile Selanik Caddesi'nin kesiştiği köşede bulunuyordu. Beni yataktan kaldırdılar, giyindim, salona indiğimde Gazi Paşa 10-15 arkadaşı ile gelmişti. O güne kadar, babamın arkadaşı olan, eski Milli Eğilim Bakanı Necati Bey'in verdiği "İlter" adını taşıyordum. Gazi Paşa, Türk milletinin kökenlerini ve tarihini belirlen bir konuşma yaptı. Hun imparatorlarından birinin adını, bana ad olarak vermek istiyordu. Bugün bir hazine gibi sakladığım aşağıdaki notları yazdırdı ve imzaladı: "Asya Türk Hun İmparatorluğu: Bu Türk İmparatorluğu'nun tesisinin tarihi, Çin'de imparatorluk teessüsü tarihi ile başlar. Çin'in Millattan evvel 13. asra ait vesikaları bunu müeyyittir. Ancak bu büyük Türk İmparatorluğu'nun bizce malum olabilen imparatoru Teoman'dır. Teoman Milattan evvel 3. asır başında yaşamış büyük bir kahramandır. Çinliler bu kahramanın, Çin'de imparatorluk tesis etmiş olan büyük Türk kahramanlarının neslinden geldiğini iddia ederler. Teoman'ın oğlu Türk imparatoru Mete meşhurdur. O, şarkta Kadırgan Dağları'ndan garpta Hazer Denizi'ne kadar, şimalde Sibirya'dan cenupta Himalaya eteklerine kadar geniş imparatorluk teşkil etmiş olan yüksek bir Türk hakanıdır. Mete, Çin imparatoru ordularını büyük meydan muharebelerinde mağlup etmiş, Çin imparatorunu iltica ettiği kalede muhasara elmiş, ancak karısının şefaatiyle ve fakat kendisine vergi vererek, tabiyetini kabul eylemesi şartıyla, azat eylemiş bir Türk imparatorudur. Şimdi çocuğum bu satırları oku ve kendin için bir unvan ararken Teoman veya onun çocuğu Mete'yi düşün, bu ikisinden birinin adını ad edin. Bence Mete çok büyüktür. Bütün Türk tarihinde Oğuz efsanesinin atıf ve isnad olunabileceği adam budur. Fakat düşünülürse Teoman elbette ondan daha büyüktür, çünkü her şeyi hazırlayan odur. Nitekim Makedonyalı, İskender büyük lakabı ile anılır, fakat hakikatte ondan daha büyük olan Filip'tir, çünkü İskender'in muvaffakiyeti için lazım olan siyası zemini ve askeri vasıtaları hazırlayan odur. Eyüp oğullarından Selahaddin haçlılardan Kudüs'ü kurtarmış olmakla büyük tanınmış bir Türk'tür. Fakat ondan daha büyük olan bizzat Selahaddin'i ve onu muvaffak eden orduları ve vasıtaları hazırladıktan sonra ölen büyük Türk Nureddin'dir ve bütün beşer tarihinde silinmez satırlarla mevcudiyetini yazdırmış olan odur. Şimdi çocuğum sen bu babalarla oğullarını mukayese et de, kendin için, sevebileceğin bir ismi ayırt et. Ondan sonra kendi hüviyetinin maddi ve manevi şahsiyetini ifade edecek olan bu unvan içersinde yüksekliğini, senden daima daha yüksek olan ve onun yüksekliği içinde kendini daima hiç sayacağın, milletine göster. 16.4.1931. Gazi Mustafa Kemal" İlkokul birinci sınıf öğrencisiydim. El yazısını okuyamamakla beraber söylenenler üzerinde düşünebilecek kadar bilinçlenmiştim. Gazi Paşa tek bir isim üzerinde beni zorlamıyordu. İki isim ortaya koyuyor, birini seçmeyi bana bırakıyordu. Herhalde "Teoman" ismi kulağıma "Mete"den daha hoş geldi ki, ben "Teoman ismini seçiyorum" dedim. Gazi Paşa "O zaman ilerde oğlun olursa ona Mete ismini koyarsın" dedi. Biraz sonra beni yukardaki odama yolladılar, toplantı devam etti. Ertesi gün kanuni işlemlere başlandı ve isim değişikliği kısa sürede sonuçlandı. Artık ismim Teoman olmuştu. Bu isme alışmalıydım. Babam evdekilere "İlter" ismini kullandıkları takdirde beş kuruş ceza ile cezalandırılacaklarını söyledi. Ancak bu ceza hükümleri pek işlemedi.
Teoman Özalp (Atatürk’ten Anılar)
Büyük Hun Devletinden Önceki Orta Asya Irklarına Umumi Bir Bakış Altay dağlan ile Sayan dağlarının güney-batı kısımları, Taş devrinin ilk çağlarından beri brakisefal beyaz bir ırk tarafından iskân ediliyordu. Bu ırk, bir yandan Tanrı dağları bölgesine yayılırken; diğer yandan da bugünkü Kazakistan içlerine doğru sızmışdı. Güney Sibirya, henüz daha bütün özellikleri ile iyice belirmiş yerli bir halka sahip değildi. Güney Sibirya'da, beyaz bir ırkla; mongoloid ırklarn karışımından yeni bir ırk doğmakta idi. Uzun bir zaman devam eden ırkların bu karışımı, M.Ö. 3. binde ve 2. binin başlarında, Güney Sibirya halkını mongoloid bir hale sokmuştu. Batı Türkistan ve Pamir bölgelerine gelince, buralarda Akdeniz ırkına benzer dolikosefal bir ırk bulunuyordu. Fergana'nın taş devrine ait kültürlerinde ve Taşkent'te bulunan Kaunçı-Tepe'nin M.Ö. 3000 senelerine tesadüf eden katlarında rastlanan bu ırk, Batı Türkistan' da Anau buluntularında, Aşağı Volga bölgesindeki Astrahan dolaylarında, Orta Volga bölgesinde, Prohovsk kurganında görülmekte idi. Bu dolikosefal ırkın çok az olarak Tanrı dağları bölgesine de girmiş olduğunu müşahede ediyoruz. Öyle anlaşılıyor ki, bu dolikosefaller, Güney Kazakistan ile Volga boylarını baştan başa kaplamışlardı. Bu sebeple Orta Asya brakisefalleri, saydığımız bölgelere pek nüfuz edememişlerdi. Fakat Bronz devri ile birlikte, Orta Asya brakisefallerinin Amuderya'ya ve Fergana'nın içlerine kadar nüfuz ettiklerini görüyoruz. Gerçekten, Amuderya ile Sirderya arasındaki halklar ırk bakımından, Amuderya'nın güneyindeki Türkmen bozkırlarında, Pamir ve Afganistan'da yaşayan ırklardan kesin hatlarla ayrılmakta idiler. Turanî veya 'İki nehir arası' antropolojik tipi adı ile adlandınlan bu ırk, brakisefal kafalara sahipti. Altay'daki brakisefal ırklara da çok yakın olan bu iskeletler, daha sonraki Soğdluların ataları idiler. Zerefşan vâdisinde Bronz devrinden itibaren görülen bu ırk, M.S. VIII. asra kadar devam ediyordu. İki nehir arasında brakisefallerin kesin hakimiyetine rağmen, etrafındaki dolikosefaller bu bölgeye de sızmağa muvaffak olmuşlardı. İki nehir arası brakisefallerinin menşei gerçekten çok tetkike değer. Hunlardan evvel ve sonra Tanrı dağları bölgesinde de çok yayılmış olan bu insanlar, herhalde Altaylar ve Kazakistan'daki brakisefallerle çok yakın akrabalıklara sahip idiler. M.Ö. 1700 tarihinden itibaren Orta Asya'da göçebe ve muharip bir kavme ait kültürün yavaş yavaş hakim olmağa başladığını görüyoruz. 'Andronovo insanı' diye adlandınlan bu ırk, Altayları ve Tanrı dağlarını kaplamıştı. Hun devrine ve hatta Göktürk çağına kadar devam etmişti. Andronovo insanı denen bu ırk, bize Türk ırkının bir proto tipini teşkil ediyordu. Bunlar, Amuderya güneyindeki, Pamir'deki dolikosefallerden ve Güney Rusya'daki İskitlerden kesin hatlarla ayrılıyorlardı. Ural dağlarındaki kültürlerle çok sıkı temaslar temin etmişlerdi. Ural dağlarındaki Fin-Ugor'larla Türklerin temaslarının da bu çağda başlamış olması çok muhtemeldi. Orta Asya'da ırkların yayılışını hülâsa edecek olursak, Türklerin ataları olması çok muhtemel bulunan beyaz ve brakisefal ırk, Altay-Sayan, Tanrı dağları ve biraz da Kazakistan'a yayılmıştı. Zerefşan vâdisinde, bu ırkla akraba bir halk bulunuyordu. Amuderya'nın güneyinde, Pamir'de, Afganistan ve İran' da, daha kuzeye gidilecek olursa, Hazar denizinin kuzeyinde, Kuzey Kafkasya'da ve Güney Rusya'da Akdeniz ırklarına yakın dolikosefal bir insan nesli vardı. Altay dağlarının doğusu ve Güney Sibirya ise mongoloid bir ırkla iskân edilmişti.
Bahaeddin Ögel (İslâmiyetten Önce Türk Kültür Tarihi: Orta Asya Kaynak ve Buluntularına Göre)
Harp Divanının başında pek açık Arnavut şivesiyle bir sakallı paşa. Savcı bir Rum. Azadan biri Ermeni. Eski Yozgat Mutasarrıfı Kemal, Boğazlıyan Kaymakamı iken tehcir facialarına sebep olduğu için yargılanmakta. Tanıkları toplıyan, hazırlıyan, getirip götüren de patrikhane. Ermeniler Büyük Ermenistan’ın, birtakım dünkü Türkler bu Ermenistan yanında Kürdistan’ın, Rumlar İzmir’in, Trakya’nın ve Karadeniz kıyılarında Pontus Krallığının peşinde. Anadolu eşrafı, Hristiyanların ve Hürriyet - ve -İtilâfın curnalları ile koğalanma altında. Tabiî kimse de şerefini, canını gelen gidene kahve gibi ikram etmez. Yakalanmıyanlar ya gizlenmişlerdir, yahut silâhlanarak dağa çıkmışlar, çiftliklerine çekilmişlerdir. Kuvay-ı Milliye’nin ilk kaynağı. İstanbul’da tutmak, hapse atmak, sürmek, hatta asmak kolaydır ama Anadolu’da “Ferman padişahın, dağlar kim silâhını kapmış, çalı dibi seçmişse onundur.” Hristiyan çetelere karşı Türk çeteleri çıkmış, baskın, pusu, vuruşma ve kaçışma, hele Karadeniz kıyılarının bazı bölgelerinde bir boğazlaşmadır gider. Acaba Hristiyan azlıklar, nerede biraz Hristiyan topluluğu varsa orada Türk devleti varlığının tehlikede olduğuna Türkleri büsbütün inandırmakla iyi mi etmekte idiler? Ermeni tehciri faciasının sebebi de bu değil miydi? 1914’te çar Rusyasının ısrarı ile doğru Anadolu’ya gelen bir yabancı umum müfettiş Türklere, Doğu Anadolu’nun da, Rumeli gibi vatandan kopmak üzere olduğu korkusunu vermemiş miydi? Osmanlı saltanatından yeryüzünde hiçbir kuvvetin hesap soramıyacağı çağlarda, dinleri, dilleri ve kiliseleriyle çepçevre Müslümanlık ortasında yaşayabilen, Ortaçağdan yirminci asra kadar gelebilen Hristiyanlık, bu korku yüzünden değil midir ki nihayet Anadolu’da son yuvasına kadar dağılmıştır?
Falih Rıfkı Atay (Çankaya)
Life is short so read more and more.
Asraful Shanto
Her zaman öyle değil midir? Kayıplar zamanla unutulur, acılar körelir.
Cengiz Aytmatov (Gün Olur Asra Bedel)
Küçük Mutluluklar... İşte budur insanları mutlu kılan, daha fazlasına ne gerek var?
Cengiz Aytmatov (Gün Olur Asra Bedel)
Years later, the FBI issued a letter in April 2009 to the US House Subcommittee on Terrorism, Technology, and Homeland Security and said that it suspended contact with CAIR because of evidence introduced during the Holy Land Foundation trial, demonstrating that CAIR and its founders were part of a group set up by the Muslim Brotherhood to support Hamas.
Asra Q. Nomani (Woke Army: The Red-Green Alliance That Is Destroying America's Freedom)
outfits like Jewish Voice for Peace and IfNotNow give propaganda cover to groups like CAIR, especially when CAIR is accused of anti-Semitism.
Asra Q. Nomani (Woke Army: The Red-Green Alliance That Is Destroying America's Freedom)
Oğuz Kağan'ın gökten gelen ışık içindeki kızla evlenmesi ve bu evlilikten Kün (Güneş), Ay, Yıltız hanların doğması göğün yaratılışını temsil eder. Hem ışık gökten gelmiştir; hem de güneş, ay ve yıldız gök (uzay) cisimleridir. Oğuz Kağan'ın göl ortasında bulunan ağaç kovuğundaki kızla evlenmesi ve bu evlilikten Kök (Gökyüzü), Tağ ve Tegiz (Deniz) hanların doğması ise yeryüzünün (yer-su) yaratılışını temsil eder. Gök (atmosfer), dağ ve deniz yeryüzüne ait cisimlerdir (Ögel 1971: 139-140). Bu simgeleştirme Köl Tigin bengü taşındaki "üze kök tengri - yukarıda mavi gök, asra yağız yir kılındukda - aşağıda kara yer kılındığında" ifadesine tam tamına uygun düşmektedir. Öte yandan Oğuz Kağan Destanı'nın 17. yüzyıl varyantı Şecere-i Terâkime'nin bir yerinde Türk'ün oğlu Tütek'in, bir başka yerinde ise Oğuz'un Keyûmers zamanında yaşadığının belirtilmesi (Ergin: 24,55) önemlidir. Keyûmers, İran efsanesine göre ilk insandır; bir nevi Farsların Âdem'idir. Onunla çağdaş olan Oğuz da Müslümanlıktan önceki Türk anlayışında ilk insan kabul edilmiş olabilir.
Ahmet Bican Ercilasun (Türk Dili Tarihi / Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla)
Orman-Göğüslüler gezegenlerinde daha milyonlarca yıl öyle bir tehlikeye maruz kalmadan yaşayabilirler. Buna rağmen, sanki gezegende yaşayanlar o tehlike ile bugün karşı karşıya imişler gibi, bunu en önemli mesele sayıyor ve önlemek için kolları sıvamış bulunuyorlar.Biz Dünyalılar böyle bir buluşmaya, karşılaşmaya hazır mıyız? Bu buluşmayı, bu görüşmeyi yapabilecek olgunlukta mıyız? Toplumlarımız arasında bunca uyuşmazlık, sürtüşme, çatışma sürüp giderken, Dünya adına, bütün insanlık adına hareket etmek, onları temsil etmek yetkisine sahip miyiz?
Cengiz Aytmatov
Bu Sabitcan gevezesini okutup başlarına bela etmişlerdi. İlk bakışta onu bir adam sanırdınız.. Çok şey dinlemişti. Her şeyi bilir görünürdü. Yatılı okullara, enstitülere göndermişlerdi onu. Ama adam olamamış, okumuş cahillerden biri olup çıkmıştı. Övünmeyi, içki içmeyi, kadeh tokuşturmayı çok sever, buna karşılık elinden hiçbir iş gelmezdi. Kocaman bir sıfır, bir hiçti o! Babasına hiç çekmemişti. Ama ne gelirdi elden, katlanırdınız işte.
Cengiz Aytmatov (Gün Olur Asra Bedel)
Kazangap’ı öfkelendiren ikinci olay, Yedigey ve Ukubala’nın Kumbel’den gelip Boranlı’ya yerleşmelerinden yıllar sonrasına rastlar. Artık çocukları olmuş, büyümüş, Boranlı’ya kök salmışlardı. Bir bahar akşamıydı. Sürüleri ağıla kapatmış, koyun-kuzuların arttığını görüp memnun olmuşlardı. Yedigey şaka olsun diye Kazangap’a: - Ee, Kazake, sen ve ben zengin insanlar, kulaklar olduk. Yakında bir kere daha malımızı mülkümüzü alıp bizi sürmesinler sakın! dedi. Kazangap, Yedigey’e sert sert baktı, bıyıkları da diken diken oldu: - Sözüne dikkat et Yedigey! dedi. - Şaka yaptım Kazake, şakadan anlamaz mısın? - Bazı şeyler vardır ki onlarla şaka yapılmaz! - Ama Kazake, neredeyse üzerinden yüz yıl geçti bu olayın... - Asıl mesele de bu işte. Zaman ne kadar geçerse geçsin, bazı konularda hiçbir şeyi değiştirmez. Elinden malını mülkünü, varını yoğunu alsalar, bundan ölmezsin. Bunları yine edinebilirsin. Ama senin onurunu kırar, ruhunu öldürürlerse, işte buna çare yoktur...
Cengiz Aytmatov (Gün Olur Asra Bedel)
Asra Products Asra info a milestone in software industry is an rapidly growing company . Our mission is to provide our clients excellent and affordable Software Development, Web Programming, Content Development, SEO ans Designing services etc... We at Asra info deliver hotshot services and give the superlative results to our patrons.
Asrainfo
Every day so lovely, shining, up and down, the Sultan’s daughter walked at evening by the water, where the white fountain splashes. Every day the young slave stood by the water, in the evening, where the white fountain splashes, each day growing pale and paler. Then the princess came one evening, quickly speaking to him, softly, ‘Your true name – I wish to know it, your true homeland and your nation.’ And the slave said, ‘I am called Mahomet, I am from Yemen, and my tribe, it is the Asra, who die, when they love.
Heinrich Heine