“
Büyük Hun Devletinden Önceki Orta Asya Irklarına Umumi Bir Bakış
Altay dağlan ile Sayan dağlarının güney-batı kısımları, Taş devrinin ilk çağlarından beri brakisefal beyaz bir ırk tarafından iskân ediliyordu. Bu ırk, bir yandan Tanrı dağları bölgesine yayılırken; diğer yandan da bugünkü Kazakistan içlerine doğru sızmışdı. Güney Sibirya, henüz daha bütün özellikleri ile iyice belirmiş yerli bir halka sahip değildi. Güney Sibirya'da, beyaz bir ırkla; mongoloid ırklarn karışımından yeni bir ırk doğmakta idi. Uzun bir zaman devam eden ırkların bu karışımı, M.Ö. 3. binde ve 2. binin başlarında, Güney Sibirya halkını mongoloid bir hale sokmuştu. Batı Türkistan ve Pamir bölgelerine gelince, buralarda Akdeniz ırkına benzer dolikosefal bir ırk bulunuyordu. Fergana'nın taş devrine ait kültürlerinde ve Taşkent'te bulunan Kaunçı-Tepe'nin M.Ö. 3000 senelerine tesadüf eden katlarında rastlanan bu ırk, Batı Türkistan' da Anau buluntularında, Aşağı Volga bölgesindeki Astrahan dolaylarında, Orta Volga bölgesinde, Prohovsk kurganında görülmekte idi. Bu dolikosefal ırkın çok az olarak Tanrı dağları bölgesine de girmiş olduğunu müşahede ediyoruz. Öyle anlaşılıyor ki, bu dolikosefaller, Güney Kazakistan ile Volga boylarını baştan başa kaplamışlardı. Bu sebeple Orta Asya brakisefalleri, saydığımız bölgelere pek nüfuz edememişlerdi. Fakat Bronz devri ile birlikte, Orta Asya brakisefallerinin Amuderya'ya ve Fergana'nın içlerine kadar nüfuz ettiklerini görüyoruz.
Gerçekten, Amuderya ile Sirderya arasındaki halklar ırk bakımından, Amuderya'nın güneyindeki Türkmen bozkırlarında, Pamir ve Afganistan'da yaşayan ırklardan kesin hatlarla ayrılmakta idiler. Turanî veya 'İki nehir arası' antropolojik tipi adı ile adlandınlan bu ırk, brakisefal kafalara sahipti. Altay'daki brakisefal ırklara da çok yakın olan bu iskeletler, daha sonraki Soğdluların ataları idiler. Zerefşan vâdisinde Bronz devrinden itibaren görülen bu ırk, M.S. VIII. asra kadar devam ediyordu. İki nehir arasında brakisefallerin kesin hakimiyetine rağmen, etrafındaki dolikosefaller bu bölgeye de sızmağa muvaffak olmuşlardı. İki nehir arası brakisefallerinin menşei gerçekten çok tetkike değer. Hunlardan evvel ve sonra Tanrı dağları bölgesinde de çok yayılmış olan bu insanlar, herhalde Altaylar ve Kazakistan'daki brakisefallerle çok yakın akrabalıklara sahip idiler.
M.Ö. 1700 tarihinden itibaren Orta Asya'da göçebe ve muharip bir kavme ait kültürün yavaş yavaş hakim olmağa başladığını görüyoruz. 'Andronovo insanı' diye adlandınlan bu ırk, Altayları ve Tanrı dağlarını kaplamıştı. Hun devrine ve hatta Göktürk çağına kadar devam etmişti. Andronovo insanı denen bu ırk, bize Türk ırkının bir proto tipini teşkil ediyordu. Bunlar, Amuderya güneyindeki, Pamir'deki dolikosefallerden ve Güney Rusya'daki İskitlerden kesin hatlarla ayrılıyorlardı. Ural dağlarındaki kültürlerle çok sıkı temaslar temin etmişlerdi. Ural dağlarındaki Fin-Ugor'larla Türklerin temaslarının da bu çağda başlamış olması çok muhtemeldi.
Orta Asya'da ırkların yayılışını hülâsa edecek olursak, Türklerin ataları olması çok muhtemel bulunan beyaz ve brakisefal ırk, Altay-Sayan, Tanrı dağları ve biraz da Kazakistan'a yayılmıştı. Zerefşan vâdisinde, bu ırkla akraba bir halk bulunuyordu. Amuderya'nın güneyinde, Pamir'de, Afganistan ve İran' da, daha kuzeye gidilecek olursa, Hazar denizinin kuzeyinde, Kuzey Kafkasya'da ve Güney Rusya'da Akdeniz ırklarına yakın dolikosefal bir insan nesli vardı. Altay dağlarının doğusu ve Güney Sibirya ise mongoloid bir ırkla iskân edilmişti.
”
”
Bahaeddin Ögel (İslâmiyetten Önce Türk Kültür Tarihi: Orta Asya Kaynak ve Buluntularına Göre)