Zulm Quotes

We've searched our database for all the quotes and captions related to Zulm. Here they are! All 10 of them:

Zulme karşı koymamak kafirliktir" diyordu. "Çocuğunun rızkını, baba yurdunu korumamak, bırakıp gurbet ellere düşmek kafirliktir. Zulme karşı koymamak zalime ortak olmaktır. Korkmak, korkudan dolayı yılmak kafirliktir.
Yaşar Kemal (They Burn the Thistles (İnce Memed, #2))
zalimin gecesi mazlumun gecesiyle birdir ve daha uzundur zulme karar verenin gecesi çünkü acıların, çığlıkların, kargışların sesi iğne deliğinden geçeğen olur dokuna dokuna kıyıcıya cellada varır, sebebin kapısında durur
Gülten Akın
Tarih yazıcılığı özgürleştirmiyorsa zulme hizmet ediyordur
Cemal Kafadar (Kendine Ait Bir Roma: Diyar-ı Rum’da Kültürel Coğrafya ve Kimlik Üzerine)
However, in a universe with human free will, allowing injustice is not the same as being the cause of it; God repeatedly rejects responsibility for injustice in Qur’anic passages declaring that God does not wrong or oppress people in any way, but rather people do wrong (zulm) “to their own selves” (or “to their own souls"). This assertion is freeing, in that God does not demand that Muslims act contrary to the dictates of conscience. However, it also implies a much more significant responsibility for the individual human being to make ethical judgments and take moral actions. Qur’anic regulations, in this case, must be seen as only a starting point for the ethical development of the human being, as well as for the transformation of human society.
Kecia Ali (Sexual Ethics and Islam: Feminist Reflections on Qur'an, Hadith, and Jurisprudence)
Allahım! Senden, zarar verici bir şeye ve saptırıcı bir fitneye uğramaksızın, kazaya rıza, ölümden sonra rahat bir hayat, cemâline bakma lezzeti ve Sana kavuşma iştiyakı istiyor; zulmetmekten ya da zulme uğramaktan, düşmanlıkta bulunmaktan veya düşmanlığa maruz kalmaktan, hata işlemekten yahut bağışlanmayacak bir günaha girmekten Sana sığınıyorum.
Anonymous
Bir takım damgalarla konu ve zihinler karıştırılmak istenilmişti. Böylece Irkçı Turancı damgasiyle Türk milliyetçileri zulme uğratılmıştı. Bu dava sırasında asıl ırkçı ve Turancıların kimler olduğu, Atatürk te dahil delilleriyle mahkemede anlatılmıştı. O davanın dışında kalmış olan Hocaoğlu Selâhattin Ertürk daha sonra yazdığı bir makalede bir kısım delilleri ortaya koyarak Atatürk'ün 'Irkçı-Turancı' olduğunu isbata çalıştığını görüyoruz. 'Irkçı-Turancı Atatürk' makalesi de şöyle başlıyor: 'Son yıllarda -bilhassa 1944'ten bu tarafa- Mustafa Kemal'i tutar veya onun izinden gider görünerek; gerçek Türk milliyetçiliği olan Türkçülüğe "Irkçılık-Turancılık" isnadıyla saldırmak moda haline gelmiştir. Halbuki aynı zihniyetle hareket edilince, "Irkçı-Turancı" töhmeti altında kalacak şahıslardan biri de Mustafa Kemal'dir. Bu iddianın müddeileri, aşağıdaki suallerimizi vicdİnIarının sesini dinleyerek ve tarihi zemine dayanarak, cevaplandıran okuyucularımızın bizzat kendileri olacaktır. Irkçılık, içtimai hâdiselerin sebeplerini antropolojik temele dayandırmak bakımından ele alındığı takdirde; "Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur" diyen Mustafa Kemal'in -çapraşık içtimai meseleleri halledecek ilkeyi kanda aramak suretiyle- ırkçılığını ilân ettiği sarih değil midir? Mustafa Kemal'in bu sözü mânâsını anlamadan sarfettiğini hiç kimse iddia edemeyeceğine göre sualimize menfî cevap vermeye imkân var mıdır? Irkçılık, yabancı ırktan gelenlerin önemli mevkilere geçirilmemesi bakımından ele alındığı takdirde; "Aranıza alacağınız arkadaşların mümkünse kanını tahlil edin" fetvasını veren ve "Türk ırkından olmayan askerî mekteplere giremez" hükmünü yıllarca tatbik edenlerin iplerini elinde tutan Mustafa Kemal'in ırkçılığını görmemek için kör, anlamamak için aptal olmak gerekmez mi? Irkçılık, kendi ırkının üstünlüğünü iddia etmek bakımından ele alındığı takdirde, "Bir Türk cihana bedel" diyen Mustafa Kemal, ırkımızı üstün tutmak "suç"unu işlemiş olmuyor mu? Türk ırkının medeniyet kurma kabiliyetinin üstünlüğünü yıllarca okul sıralarında Türk yavrularına telkin ettiren ve hatta bütün dünyadaki menşei meçhul veya münazaalı insanları Türk ırkından çıkmış gösterecek kadar ırkçılık yapan Mustafa Kemal değil midir? Irkçılık, milletin tarifinde ırka da yerini verenlerin ve soyunu inkâr soysuzluğuna düşmeyenlerin alnına yapıştırılacak veya vurulacak bir damga olarak alındığı takdirde; milleti tarif ederken mühim bir unsur olarak kan birliğini de alan ve bu fikrini parti zihniyetine (1944'ten sonra değiştirilmiştir) geçirdiği gibi mektep sıralarında okunacak kitapların yazarlarına da empoze eden Mustafa Kemal'in ırkçılığı inkar edilebilir mi? Türkçülere "Irkçı" diye bağırılmasından kısa bir zaman evvel, "Şef"in (İnönü) direktifiyle Hatay'da A. Dilaçar tarafından verilen ve C.H.P. konferanslar serisinin 19. kitabında basılan konferansta (Kitap 1940'ta basılmıştır. İlk konferans bakıla.) -mealen- "Türkçülük ırkçı olmadığı ivin noksandır. Kemalizm ona ırkçılığı ilâve etmiştir." denilmesi neyi tasdik ve neyi inkâr eder? Nihayet, bol tahsisatlar ayırtarak... kafa taslarını ölçtürerek ilmi değerini kaybetmiş şekliyle dahi ırkçılığı benimseyen Mustafa Kemal değil midir?' Selâhattin Ertürk'ün verdiği kaynaklara aynı sayıda Orkun adıyle şu ekleme yapılıyor (Sf. 3): 'Mustafa Kemal'ın açıkça ırkçı mahiyet taşıyan sözlerinden ikisi daha: 1- "Bu vesileyle muhterem milletime şunu tavsiye etmek isterim ki, başına geçireceği insanların kanındaki cevher-i asliyi tayin etmekten bir an fariğ olmasın." 2- "Kanını taşıyandan başkasına inanma!" (Eski Adliye Bakanı ve Profesör Mahmut Esat Bozkurt'un "Atatürk İhtilâli" kitabından menkul.)' Biz burada bu görüşe sadece işaret etmek istiyoruz. Bunlara dair kaynaklar pek bol görünüyor.
Hikmet Tanyu (Ataturk ve Turk Milliyetciligi)
Zulme dair hiçbir kokuyu sevmiyorum.
Frank Herbert (Heretics of Dune (Dune, #5))
...kendi açlığı ve susuzluğu tarafından zulme maruz kalan iyilikten başka nedir ki kötülük?
Halil Cibran (Ermis)
İstiklal Marşı'nı ezberlemek yetmez, Aşk marşını söylemek gerekiyor. Anayasayı ezberlemek yetmez, Zulme karşı durmak gerekiyor.
Abhijit Naskar (Yüz Şiirlerin Yüzüğü)
Jeannie tekrar tekrar sorunların insanlara neler yaptığını görüyordu: onları nasıl bir dalga gibi yuttuğunu, tepe taklak edip büyüteç gibi büyüttüğünü, bazılarını akla hayale gelmedik kahramanlıklara iterken diğerlerini zulme yönelttiğini; sonra nasıl birden -çoğunlukla geldiği gibi aniden- çekilip kahramanlarla kötü adamları karaya oturmuş bir halde öylece bırakıverdiğini; geçmişin nasıl her taşın altında olduğunu ve bir geleceği olan hiç kimsenin bakmaya cesaret edemediğini. Hayatta kalanların yaşamlarının çalkantılı yüzeylerini izlerken barışın asla verili kabul edilemeyeceğini ve aslında en az deri kadar ince, geçirgen ve hassas olduğunu gördü.
Maureen Freely (Enlightenment)