“
Bununla birlikte "Tanrı'nın benzeri yoktur" sözü, Kur'an'ın bütününde ve hadislerde tanıtılan "Tanrı"ya pek uymuyor. Çünkü gerek ayetlerde, gerek hadislerde "Tanrı"nın nasıl tanıtıldığına, O'na uygun görülen niteliklere bakıldığında, bu Tanrı'nın "tıpkı insana benzediği" görülür. Yani "insan"da bulunan nitelikler bu "Tanrı"da da var.
Örneğin: İnsan görür, işitir; bu Tanrı da görür, işitir. İnsan konuşur; bu Tanrı da öyle... İnsan gelir, gider; bu Tanrı da... İnsan kızar, öfkelenir; bu Tanrı da... İnsan "öç alma" yoluna gider; bu Tanrı da... İnsan yatışır, düşünür, acır, bağışlar; bu Tanrı da... İnsan gibi "efendi"dir (Rabb), "kral"dır (Melik), "ev"i (Kâbe...), "tahtı, sarayı" (ARŞ) vardır. Güçlüdür kimi insan gibi (Azîz). "Ezici"dir (Kahhâr), "zorba"dır (Cebbâr), "sevecen"dir (Vedûd)... Dost, düşman edinir...
BİÇİMİ de insan gibidir bu "Tanrı"nın:
İnsan gibi "yüz"ü vardır. Birçok ayette, Tanrı'nın "vech"inden, yani "yüz"ünden söz edilir (örneğin bkz. Bakara Suresi, 115. ayet; Rahman Suresi, 27. ayet...). "Eİ"inden, "iki el"inden söz edilir. Âdem için "iki elimle yarattım" diyor (bkz. Sâd Suresi, 75. ayet). Kendisi için "iki eli açık" denir (bkz. Mâide Suresi, 64. ayet). "İki göz"ünden söz edilir. Kimi zaman "aynî", yani "gözüm" der (bkz. Tâ-Hâ Suresi, 39. ayet), kimi zaman kendi "gözler"inden "a'yunina", yani "gözlerimiz" diye söz eder (bkz. Hûd Suresi, 37. ayet; Mü'minûn Suresi, 27. ayet; Tûr Suresi, 48. ayet...)
”
”