Ruhi Quotes

We've searched our database for all the quotes and captions related to Ruhi. Here they are! All 72 of them:

Bir insan acıdan delirdiğinde, diğerleri onun acısını değil, deliliğini görürler.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Kadın karar verene, erkek anlayana dek ömür bitiyor.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Bir şey ümit etmemenin rahatlığından başka barınacak ruhi bir köşem kalmamıştı.
Peyami Safa (Dokuzuncu Hariciye Koğuşu)
Şu sıra biraz kafam karışık Civan. Elinde gül buketiyle genelevin bahçesinde dikilen köylü gibiyim.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Aşk, gençlerin oynadığı fakat ihtiyarların bildiği bir oyundur.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
´Yapabileceği tüm hataları yapıp hiç ders almamak´ diye bir şey olmasaydı ben icat ederdim.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Aptallar kötüleri zeki zanneder.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Çünkü insan yalnızken katettiği yollardan Ne zaman geri dönse yeni bir haber getirir.
Edip Cansever (Ben Ruhi Bey Nasılım)
İnsanlar, boşlukları, saçmalıklarla doldurur.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Kalbin kararları bir, bilemedin iki saniyede alınır.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Birinin karşısında fazla alttan alırsan, er geç ondan gıcık kaparsın.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Birinin duygularına haddinden fazla değer verirsen, onu anlaman imkansızlaşır
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Kontrol edilebiliyorsa, öfke değildir.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Dünya cennete çok benziyor, aksi takdirde sen burada olmazdın.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Bir düşüncenizi söylediğiniz anda çay teklif eden kimse, size katılmıyor demektir.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Bu dünyanın kuralları güzel kadınları bağlamaz.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Kadınlar birbirlerini görünmez kılmaya programlanmıştır.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Toprağı deşmek yerine, bir iğneye tutunarak suya dalıp balık avlamayı seçen solucan... İşte o benim.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Benim yaşımda aşk kimin kollarında öleceğine karar vermektir.ASLINDA HER YAŞTA ÖYLEDİR.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
İnadım inat: 'Anlıyorum...
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Evlilik dediğin, kadına dırdır etme yetkisi, erkeğe de somurtma imtiyazı veren kutsal bağdır.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Hayatım film olsaydı ya uyuyakalır ya da yarısında çıkardım.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
En komiği de, yeryüzünde hepimizi alacak kadar çok mezar yokmuş gibi görünmesi...
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Ruhi hastalıklarımızı anlayacak bir gönül hekimimiz olmalı.
Ömer Tuğrul İnançer (Muhabbet Peygamberi Hz.Muhammed (sav))
Yürüyor mu, yürümeyi mi düşünüyor Ruhi Bey Düşünmesi daha mı sonra koyuluyor yola Nereye gidecek ama, nereye varacak sanki Yoksa bir oyun tadı mı buluyor bunda Oyundan atılmaktan korkmayan bir oyuncu gibi Boşvermiş de sanki oyunun kurallarına Üstelik son bölümde, perdenin kapanmasına Azıcık vakit kalmış Ya da vakit var daha. Ama ne çıkar Gövdenin yazgıya başkaldırması mı Ruhi Beyin Başkaldırması mı yoksa Vaktinden önce anlamanın şaşkınlığı mı Vaktinde anlamanın sevinci mi Ya da biraz geç kalmanın O gereksiz tedirginliği mi Hangisi Ama belli ki sonundayız her şeyin En sonunda.
Edip Cansever
Yalnızca teğet geçmek için yaratılmıştık.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Şirinlik akla kibrit suyu döker ve samimiyetin kökünü kurutur.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Felek, tesadüflerle sağ gösterir ve gerçeklerle sol vurur. Mutluluk bu ikisi arasında geçen sürede yaşanır.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Allah niyetlerimiz ile akıbetimiz arasındaki bağı rahmetiyle kursun. ...
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Aşk birine seni mahvetme yetkisi vermek ve bunu kullanmayacağına güvenmektir.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Edain came out of Midhir's hill, and lay Beside young Aengus in his tower of glass, Where time is drowned in odour-laden winds And Druid moons, and murmuring of boughs, And sleepy boughs, and boughs where apples made Of opal and ruhy and pale chrysolite Awake unsleeping fires; and wove seven strings, Sweet with all music, out of his long hair, Because her hands had been made wild by love. When Midhir's wife had changed her to a fly, He made a harp with Druid apple-wood That she among her winds might know he wept; And from that hour he has watched over none But faithful lovers.
W.B. Yeats (The Collected Poems of W.B. Yeats)
Biliyorum ki Allah katındaki şapşallar ile insanlar nezdindeki şapşallar aynı kimseler değildir.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Life is a lesson,learn it wisely.
Ruhi Delahunty
Bir kara parçası sanır insan Düştü mü başı derde Kendini açık denizlerde
Edip Cansever (Ben Ruhi Bey Nasılım)
Her insan biraz ölüdür Biz de biraz ölüyüz.
Edip Cansever (Ben Ruhi Bey Nasılım)
Sevimsiz bir lunaparkta Kimsesiz bir atlıkarıncaydım.
Edip Cansever (Ben Ruhi Bey Nasılım)
Her şeyden önce tasavvuf hakkında sağlam bir bakış açısı, aşırı tasavvuf akımından koruduğu gibi bilmeden ona karşı cehpe alan akımdan da muhafaza eder. Yine İslam hareketine mensup fertler için, ruhi eğitim kaçınılmaz bir zarurettir. Bu açıdan tasavvuf ve ruhi eğitim konusunda malumat sahibi olmak, çağdaş bir Müslümanın nazari ve ameli bir yaklaşımında bulunmak zorunda olduğu tarif, tanzim ve benzeri konularda bilgi edinmek kadar önemlidir.
Said Havvâ (Ruh Terbiyemiz)
Avuç büyüklüğünde küçük bir taş ve onu oyarak bir gitara dönüştürmeye çalışan Deniz, kendisini seyreden çocukların ilgisinden aldığı motıvasyonla gıtarın sapında olması gereken oyuntuyu vermek için küçük küçük vurdu darbelerı taşa sakince konusurken: "İşte bizi de böyle sekılllendırır hayat... Olmamız gereken seye donusebılmek ıcın küçük küçük darbelere ihtiyacımız vardır. Maalesef darbeler acıtır, büyürken acırsınız. Ama ancak acıyarak kendimizi bulduğumuzu kimse söylemez bize, belki de korkacağımızı sanırlar. Halbuki ruhumuz acıdıkça kabuğumuz soyulur... İçimizdeki güzellik dışımıza çıkana kadar. Aynı taşın içindeki bu heykel gibi." Elindeki heykelciği çocuklara göstermek için kaldırdı. Küçük Kaan, "Büyük şeyler de yapabilir misin? İnsan heykeli mesela" dedi. Deniz gülümsedi, "Çok çalışırsam ve zamanımın tamamını bir süre onu yapmaya ayırırsam yapamacağım hiçbir şey yok" diye cevap verdi ve Kaan`ın gözlerine bakıp, "İnsan vazgeçmediği herşeyi yapabilir" dedi. "Ben acımayı hiç sevmiyorum Deniz Abi" dedi heykelciğin bitmesi için sabırsızlanan küçük Elif. Acıda kalmıştı aklı. Deniz, "Merak etme Elif, büyüdükçe bedenin daha az acıyacak. Daha az düşeceksin, artık ayak parmağını o kadar da vurmayacaksın, dizlerin kanamayacak çünkü bedenin acıya acıya kendini daha iyi taşımayı öğrenecek" dedi. Ruhi kaşlarını çatarak baktı Deniz`e, tilki tarafından ısırılan köpeğini vurmak zorunda kalmıştı babası, kalbi çok kırıktı. Sanki dünyadakitüm tilkileri yok ederse ancak rahatlayacaktı. Deniz özellikle ona bakarak devam etti konuşmasına: "Büyüdükçe artık bedenimizin değil, rukumuzun acıdığı şeyler yaşamaya başlarız. Benim başıma neden bu geldi derken bulursun kendini. Ama nasıl bu darbeler olmasa elinizdeki heykelcikler ortaya çıkamazsa, hayatın ruhumuza yaşattığı acılar olmasa da biz, biz olamayız, olgunlaşamayız. Çünkü acı hisseden kişiden bir şey doğar: İntikam ya da anlayış. Seçim bizim. Kendine acıyanlar intikamı seçerler ve sonunda intikamını almaya çalıştıkları şeye dönüşürler. Haksızlığa uğradığı için intikam peşinde koşan biri haksızlığa uğratır. Anlamayı seçenlerse olgunlaşırlar. Bırakın hayat sizinle uğraşsın, acıtsın. İntikama düşmeyin, anlayın, anlayın ki öğretsin, değiştirsin. Bırakın hayat sizi kendinizle tanıştırsın." Gitarın oyması bitmişti, Elif`e verdi. Bir gün buradan giderse geride kendinden bir parça bırakmak istemişti daha hiç gitmeye niyeti olmasa da. Geride bıraktığı parçanın bu küçük heykelcikler değil, çocukların verimli beyinlerine ekilmişilham tohumları olduğunu düşünmeden başladı son taşı oymaya, bu taş Ruhi`nin köpeği içindi. O köyden bir sanatçı çıkacaktı. elif, yazdığı üç kitapla kitlelere ulaşıp farkındalık yaratacak, o kitabı okuyan bir müzisyen esinlenip yeni bir müzik yaratacak, çalışırken o müziği dinleyen genç bir kimyacı amgdalinden leatral üretmeyi başaracak;kanserden ölmek üzereyken kimyacının ürettiği leatrali kullanan bir avukat kanseri yenip çocuk haklarını esas alan çok önemli bir yasanın meclisten geçmesi için savaşıp kazanacak;meclisten geçen yasa sayesinde hayatı kurtulan bir çocuk milyonlarca insanın hakkını yağmadan kurtaracaktı...Şükürler olsun ki hayat her an, hepimizden daha akıllıydı. Tek yapmamız gereken ilhamımızı bulmak ve ölesiye onu korumaktı. Çünkü evrende tesadüf yoktu.
Azra Kohen
Life is a lesson,learn it wisely.
Ruhi Delahunty
Life is a lesson,.. learn it wisely...
Ruhi Delahunty
Life is a lesson,learn it wisely".
Ruhi Delahunty
Bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanın vücudu birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi? Fakat bu hep böyle değil midir? Birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz? Ben de, o zamana kadar ki hayatımın boşluğunu, gayesizliğini sırf böyle bir insandan mahrum oluşumda bulmaya başlamıştım. İnsanlardan kaçışım, içimden geçenlerin en küçük bir parçasını bile etrafıma sezdirmekten çekinişim bana sebepsiz ve manasız görünürdü. Zaman zaman beni saran hüzünlerin, hayat bıkkınlığının bir ruhi hastalık alameti olmasından korkardım. Bir kitabı okurken geçen iki saatin ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.
Sabahattin Ali (Kürk Mantolu Madonna)
İnsanın siyasi hürriyeti ne iktisadi, ne de ruhi hürriyetinden ayrı düşünülebilir. Hürriyet problemi tek bir bütündür. Parçalanmaz. Hürriyetin şahsiyetle münasebetini aramaya hukukçu, yalnız fertle devlet arasındaki münasebet planında kalınca, aptalla zekiye, bilgisizle alime, görgüsüzle görgülüye aynı rey hakkını tanımak zorunda kalır. Böyle bir hürriyet ve müsavat anlayışıyla iki ahmak bir dahiden üstündür.
Peyami Safa (Matmazel Noraliya'nın Koltuğu)
Ve içine sırlar doluyordu. Yalnız duyulan ve asla bilinmeyen o sırlar ki, birbiri üstüne yığılarak bir iğne ucu kadar küçük bir saha içinde adeta büyük denizler gibi derinleşiyordu. Şinasi, bu ummanın içine benliğini atarak boğmaya, bir nevi deruni intihara çalışıyordu, fakat ölmüyordu; hayata daha kuvvetle kavuşan maneviyatının bu tatlı ve müthiş basü badelmevti içinde kendini oraya atıyor, çıkıyor, tekrar atıyordu. Ve bu, saatlerce, bazen günlerce devam ediyordu: Ruhi(perversite)lerin en nefisi.
Peyami Safa (Fatih Harbiye)
Zaman zaman beni saran hüzünlerin, hayat bıkkınlığının bir ruhi hastalık alameti olmasından korkardım. Bir kitabı okurken geçen iki saatin ömrümün birçok senelerinden daha dolu, ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.
Sabahattin Ali (Kürk Mantolu Madonna)
Bazen kötüler, nadiren de iyiler kazanır. Çoğunlukla herkes kaybeder.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Asla yapmam" dediğimde, tam da öyle davranmama varan bir geri sayım başlıyor.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Aklımı kaçırdığımı düşünebilirsiniz. Bir insan acıdan delirdiğinde, diğerleri onun acısını değil, deliliğini görürler.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Kısakürek, Menderes’le ilgili kitabında bu olayların “Adnan Menderes’in üzerinde bir trauma-ruhi darbe tesiri yaptığını” ve bunun da Başbakan’ın “hadisenin tertip tarafında bulunduğuna delil” teşkil ettiğini söylüyor.123 Ne var ki, yazarımız, bu tespitten sonra 6-7 Eylül faciasını kınayacağına Menderes’i garip bir şekilde eleştiriyor ve Başbakan’ın olaylardan sonra “rizikoya göğüs gererek ileri atılacağına” korkarak geri çekildiğini ve “bütün haklarını haksızlığa çevirici ve kendisini içten çökertici, pasif mizacını” ortaya koyan bir tavır sergilediğini söylüyor (s. 333, 336). Kısaca Menderes Büyük Doğu’nun beklediği, bel bağladığı “sivil darbe”yi yapamamış ve hayranlarının gözünden düşmüştür.
Anonymous
Always step forward in your life, otherwise you will be standing on same place all your life.
Ruhi Delahunty
Kendimi bazen yarım kalmış bir proje, bazen de gerçekleşmiş bir felaket senaryosu gibi hissediyorum.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Pain was seasonal. Guilt, on the other hand, was a constant state of mind.
Ruhi Choudhary (Our Daughter's Bones (Detective Mackenzie Price, #1))
Birincil süreç düşüncesi" ile uğraşan bir tedaviye diğer yaklaşımlar karşısında ayrıcalıklı statüsünü veren, insanın düşünmediği düşüncelerinin (yaşatılamadığı yaşantılarının, deneyimlemediği deneyimlerinin) olmasıdır. Bir düşüncenin fenomenolojik varlık koşulu düşünülmesi olduğuna göre, düşünülmeyen düşünce ne kadar paradoksal görünse de analitik deneyimin insan doğası hakkında ortaya koyduğu ilk olgudur. Eğer insan bazı düşüncelerini düşünmüyor ise, ister kaygı ister ruhi çöküntü şeklinde yaşanacak olsun, belli bir ruhi acıdan kaçınmak içindir bu. Bir düşünceyi düşünmemenin yegane yolu, analizin kaydedebileceği kadarıyla, başka bir düşünceyi düşünmektir. İşte Freud'un "metapsikolojik" açıdan "bilinç" (ya da "önbilinç") alanında bir yatırım çekilmesi ve bir karşı yatırım uygulaması şeklinde ya da Lacan'ın bir imleyenin kendisiyle aynı paradigmatik düzeyde bir başka imleyenle temsil edilmesi, yani metafor şeklinde denklemini kurduğu "bastırma" ancak dil sayesinde, yani birbirinin yerini alan öğeler sistemi sayesinde olanaklıdır. "Dil, bilinç- dışının koşuludur" der Lacan.
Saffet Murat Tura (Fallus'un Anlamı)
Asıl hayat cennettedir. Demek ki dünyada mümkün olduğunca yaşatmaya bakmak gerek. Fidan dik, kuş besle, evlat büyüt, umut ve sevinç aşıla... İnsanlar senin yanındayken kendilerini cennetteki gibi kınanmayan, yadırganmayan, dışlanmayan; aksine ödüllendirilen, yüceltilen, hoşnut edilen, ikramda bulunulan konumunda, özgür hissederlerse sen, bulunduğun yeri cennete benzetmişsin demektir. (...) Yok eğer öldürürsen, yaşatmazsan, beslemezsen, yaşama azmi aşılamazsan; insanlar senin yanında kendilerini cehennemin dumanında boğulur gibi sıkıntılı, üzgün, baskılanmış, boyunduruk altında, kısıtlanmış, suçlu, mahcup, rahatsız, cezalandırılmış, mahrum hissederlerse, sen cehennem kurmuşsun demektir. Zebanileşmişsin.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
I believed in heaven and hell because both exist in this world
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Bin dokuz yüz kırk üçde biri öldü Boynu değil, bir karanfilin sapıydı, yana düştü Düşünce öldü Bir ölülük sindi ellerime Bir ölülük sindi bana
Edip Cansever (Ben Ruhi Bey Nasılım)
Anger comes when expectations are defied,
Ruhi Choudhary (Their Frozen Graves (Detective Mackenzie Price, #2))
And I have none.
Ruhi Choudhary (Their Frozen Graves (Detective Mackenzie Price, #2))
KARŞIYAKALILARA NUTUK (12 EKİM 1925) İzmir. 12 (AA) - Sabah saat 1; muazzam tezahürat devam ediyor. Reisicumhur Hazretleri özel vapurlarla gelen Karşıyaka ve Göztepelilere hitaben aşağıdaki nutku irat buyurmuşlardır: İzmir'in Karşıyakalıları! Sizi derin muhabbetle selamlarım. (Teşekkür ederiz, var ol sesleri.) Karşıyakalılar! Ben karşı yaka beri yaka bilmem. Ben İzmir'in tamamını tanırım. İzmir'in tamamını severim. (Alkışlar.) Güzel İzmir'in temiz kalpli insanlarının da beni sevdiklerinden eminim. (Vallahi Paşam, kurbanız Paşam sesleri.) Yalnız bir tesadüf beni Karşıyaka'ya daha ziyade bağlamıştır. Karşıyakalılar! Anam sizin sinenizde, sizin topraklarınızda yatıyor. (Sen sağ ol Paşam sesleri.) Karşıyakalılar! İzmir'i gördüğüm gün evvela Karşıyaka'yı ve orada sizin sinenizde, sizin topraklarınızda yatan anamın mezarını gördüm. Hatırlar mısınız ne dedim? Aynen değilse bile mealen anamın kabrine, anamın Karşıyaka'daki topraklarına dedim ki, "Seni ben öldürmedim. Hatta Allah da öldürmedi. Seni öldüren, mazideki istibdat, sultanlar. halifelerdir." (Sen yaşa! Çok yaşa nidaları.) Çok muhterem arkadaşlar! O zaman söz verdim ki, ifade ettim ki, anamı öldüren sultanlardan, halifelerden, istibdattan bu millet intikam alacaktır. Aldık mı arkadaşlar? (Sayende Paşam sesleri.) Arkadaşlar! Aldığınız intikamın derecesi kafi değildir. Çok intikamcı olmanız lazımdır. Çok intikamcı olunuz. Düşmanlarınız çoktur. Sevgili Karşıyakalılar! Hatta birbirinize çok dikkatli bakınız. Dost ve düşmanı ayırma alışkanlığını kazanmalısınız. Bütün bu sözlerden sonra tekrar birinci noktaya dönmek istiyorum, çocukluğumda bir şarkı işitmiştim. Derler ki, Karşıyaka İzmir'in gülüdür. Ben görüyorum, karşımda güller kokuyor. Arkadaşlar bu gülün temiz ve çok semavi rayihasını gönlümde bırakınız. Rahatsız olmayınız, gidiniz. Paşa Hazretleri'nin nutukları sürekli bir surette alkışlandı. Bu esnada hazır bulunanlardan biri "Paşa Paşa lütfet, devam et" diye bağırdı. Muhterem Gazi'miz tekrar dönerek: Arkadaşlar hep insanız, eksik mahlukuz. Noksanımızın en mühim tarafı lisanımızdadır. Kafamız, ruhi hassasiyetimiz lisanımızdan çok yüksektir. Onun için birbirimize karşı bakıyor, bakışıyor ve anlıyoruz ki, hissiyatımızı lisanımızla ifade edemiyoruz. İşte bunun lügat kitaplarındaki manası samimiyettir. Arkadaşlar, kardeşler! Samimiyetin lisanı yoktur. Görüyorum, samimi bir kitle karşısındayım. Ben de bu kitleye karşı çok samimiyim. Bu nutuk halkın gözyaşları ve sürekli alkışlarıyla karşılanmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk (Atatürk'ün Bütün Eserleri)
Beni öldürdüğünde, cehennemdeki hücrene doğalgaz döşetmiş olacaksın!
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanın vücudu birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi? Fakat bu hep böyle değil midir? Birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz? Ben de, o zamana kadar ki hayatımın boşluğunu, gayesizliğini sırf böyle bir insandan mahrum oluşumda bulmaya başlamıştım. İnsanlardan kaçışım, içimden geçenlerin en küçük bir parçasını bile etrafıma sezdirmekten çekinişim bana sebepsiz ve manasız görünürdü. Zaman zaman beni saran hüzünlerin, hayat bıkkınlığının bir ruhi hastalık alameti olmasından korkardım. Bir kitabı okurken geçen iki saatin ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.
Sabahattin Ali (Kürk Mantolu Madonna)
Bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanın vücudu birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi? Fakat bu hep böyle değil midir? Birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz? Ben de, o zamana kadarki hayatımın boşluğunu, gayesizliğini sırf böyle bir insandan mahrum oluşumda bulmaya başlamıştım. İnsanlardan kaçışım, içimden geçenlerin en küçük bir parçasını bile etrafıma sezdirmekten çekinişim bana sebepsiz ve manasız görünürdü. Zaman zaman beni saran hüzünlerin, hayat bıkkınlığının bir ruhi hastalık alameti olmasından korkardım. Bir kitabı okurken geçen iki saatin ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.
Sabahattin Ali (Kürk Mantolu Madonna)
Ruhi blushed. She had a peculiar way of being embarrassed. She would restrain a smile and look at my wrist, or my ring, or my sleeves, or my shirt collar - just about any place that would keep her gaze away from my eyes.
Ameya Bondre (Afsaane - A Collection of Short Stories)
Bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanın vücudu birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi? Fakat bu hep böyle değil midir? Birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz? Ben de, o zamana kadar ki hayatımı boşluğunu, gayesizliğini sırf böyle bir insandan mahrum oluşumda bulmaya başlamıştım. İnsanlardan kaçışım, içimden geçenlerin en küçük bir parçasını bile etrafıma sezdirmekten çekinişim bana sebepsiz ve manasız görünürdü. Zaman zaman beni saran hüzünlerin, hayat bıkkınlığının bir ruhi hastalık alameti olmasından korkardım. Bir kitabı okurken geçen iki saatin ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.
Sabahattin Ali (Kürk Mantolu Madonna)
İstanbul'un dehşetengiz kaosuna karşılık Ankara'nın bariz intizamı tercihe şayanmış. Ankara, İstanbul gibi nemli değilmiş. Başkentin temelinde modern bir ruh varmış. Ankara disiplinin, kıvancın ve emniyetin şehriymiş. Ankara, Cumhuriyetin kalbi, dünyanın merkezi, evrenin başlangıç yeriymiş...
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Televizyonda, Najat al-Saghira [نجاة الصغيرة] Ana Baacha al Bahr'ı [أنا بعشق البحر] söylüyordu. Bu şarkıyı dinleyen herkes, beş dakikalığına da olsa aşkı tatmış demektir.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
İnsanın sesi gibi, işitme duyusu da terbiyeye muhtaçtır. Kulağı tavlayan melodilerden keyif almak, zevksizliklerin de becerebileceği bir sathiliktir. Elverir ki müziğin hakikatlisini, sanat eserinin güzidesini keşfedesin.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
İnsan beynine bakıyorum da, bu jöle örgüsünden nasıl mantıklı bir şey çıkıyor, şaşırıyorum.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Denizde, dalgalar arasında boğulacağını anladıktan sonra hiç bir hareket yapmayarak kendilerini suya salıverenler ve felâketi bir an evvel isteyenler gibi kendimi bırakmıştım. Bir şey ümit etmemenin rahatlığından başka barınacak ruhi bir köşem kalmamıştı. Artık hiçbir şey tahmin edemiyor, hiçbir şey beklemiyordum.
Peyami Safa (Dokuzuncu Hariciye Koğuşu)
Uyuyamadım, ağrılarım arttı, fakat ruhi azabıma nispetle çok asil, sade ve saf olan et ıstırabımı o gece sevdim.
Peyami Safa (Dokuzuncu Hariciye Koğuşu)
Leonard Berstein, '' Hakiki müziksever, banyoda şarkı söyleyen kızı işitince, anahtar deliğine gözünü değil, kulağını dayayandır. '' diyen muhterem...
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)
Eğer bu bir roman olsaydı, sen ve ben şimdi aynı sayfadaydık.
Murat Menteş (Ruhi Mücerret)