Kenan Evren Quotes

We've searched our database for all the quotes and captions related to Kenan Evren. Here they are! All 6 of them:

She was theorizing on the Deep State; that enduring Turkish paranoia that the nation really was a conspiracy run by a cabal of generals, judges, industrialists and gangsters. The Taksim Square massacre of three years before, the Kahramanmaraş slaughter of Alevis a few months after, the oil crisis and the enduring economic instability, even the ubiquity of the Grey Wolves nationalist youth movement handing out their patriotic leaflets and defiling Greek Churches: all were links in an accelerating chain of events running through the fingers of the Derin Devlet. To what end? the men asked. Coup, she said, leaning forward, her fingers pursed. It was then that Georgios Ferentinou adored her. The classic profile, the strength of her jaw and fine cheekbones. The way she shook her head when the men disagreed with her, how her bobbed, curling hair swayed. The way she would not argue but set her lips and stared, as if their stupidity was a stubborn offence against nature. Her animation in argument balanced against her marvellous stillness when listening, considering, drawing up a new answer. How she paused, feeling the regard of another, then turned to Georgios and smiled. In the late summer of 1980 Georgios Ferentinou fell in love with Ariana Sinanidis by Meryem Nasi’s swimming pool. Three days later, on September 12th, Chief of General Staff Kenan Evren overthrew the government and banned all political activity.
Ian McDonald (The Dervish House)
12 Eylül 1980 Harekâtı'ndan sonra ne kadar büyük bir sorumluluk altında bulunduğumu o günleri yaşamış her Türk vatandaşı idrak edebilir. Bu harekâtın muvaffak olmaması demek, bir iç savaş sonucu Türkiye'nin parçalanması ve dolayısıyla bin seneye yakın bir zamandır bizim olan bu toprakların değişik ellere geçmesi, başka bir deyişle, Türklüğün ve Türklerin Asya'daki diğer Türklerin durumuna düşmesi demektir.
Kenan Evren
Türk milleti tarihte ne çekmiş ise bu gibi kara cahil yobazlar yüzünden çekmiştir. Acaba o Atatürk hayatını hiçe sayarak bu mücadeleye atılmasa ve Türkiye'yi esaretten kurtarmasa idi o yobaz, yobazlığını daha rahat mı yapabilecekti! O yobaz; vatandan ne anlar, milletten ne anlar. Onun kafasının içinde sadece hurafeler var. Zavallı, hurafelerin içinde kendisini kaybetmiş. O; Müslümanlığı sadece başına fes veya sarık geçirmekte, üfürükçülere inanmakta, sabah akşam tekkelerde ayinlere iştirak etmekte, kendisi her türlü melaneti işlerken karısının kızlarının başını yüzünü örttürmekte, onları cahil bırakmakta görüyor, Müslümanlığın bu olduğuna inanıyor. O yobaz için yurt düşmanlar tarafından işgale uğramış, memleket sömürülmüş, millet cahil kalmış, ülke kalkınamamış, medeni milletlerle olan mesafemiz gittikçe açılmış, ilimde-teknikte çok geride kalmışız, bütün bunların bir değeri yoktur. Yeter ki onun çıkarlarına dokunan olmasın; fesine, sarığına, kıyafetine karışan olmasın, istediği kadar kadınla evlenebilsin. İşte onların Atatürk'e düşmanlıkları bundandır.
Kenan Evren
Dünyada kimseden çekinmeden dolaşabilmek, konuşabilmek, alnı açık olabilmek kadar insanı kendinden emin duruma getiren, rahatlatan başka bir zevk olduğunu zannetmiyorum.
Kenan Evren
10 Kasım tarihi gelip çatmıştı. Birinci dersten çıkmış, ikinci derse girecektik. Okuldaki bayrağın yarıya indirilmiş olduğunu gördük. Ölüm haberi hemen yayılmıştı. Kimse konuşamıyordu. Etrafı bir sessizlik kaplamıştı. Ders zili çaldı. Dershanelere girdik. Hiç unutmam, dersimiz hayvan bakımı idi, veteriner olan hocamız hiçbir şey olmamış gibi ders anlatıyordu. Aralarında benim de bulunduğum birkaç arkadaş hıçkırarak ağlamaya başlayınca hıçkırıklar bütün dershaneyi kapladı, öğretmen de dayanamayıp dersten çıkıp gitti. Şu satırları yazarken yine o anı yaşıyor ve gözlerim yaşarıyor. Bütün okulda dersler paydos edilmişti. Gazinodaki radyonun başında toplandık. Haberleri anında alabilmek için hiçbirimiz radyodan ayrılamıyorduk. Günlerce o radyo başında hep beraber ağladık, ağladık. İkinci gün İsmet İNÖNÜ'nün cumhurbaşkanlığına seçilme haberini alınca yüreğimize biraz olsun su serpildi. İstanbul'da o büyük kurtarıcının katafalkı önünden geçmeyen insan kalmadı. Bu geçiş bir hafta devam etti. Cenazenin kaldırıldığı gün top arabasının hemen önünde okulumuz çelengini taşıyanlar arasında olduğum için top arabası geçerken yedisinden yetmişine bütün İstanbulluların çığlıklarını yakinen görebiliyordum. O manzarayı görmeyenlerin bunu tahayyül etmeleri bile mümkün değil. Ana caddeye açılan yollar, bütün binalar insan seli; yola taşmayı önlemek için itfaiye arabaları halkın üzerine su sıkıyor, halk yine de dağılmıyor. Hatta bir kısım kadın-erkek vatandaşlar göğüslerini açarak, 'Sık suyu. Öldürsen de gitmem.' diye haykırıyordu. Karaköy'den geçerken bir binanın üçüncü katındaki pencereden bir kadın kendisini top arabasının üzerine atacak iken yanındakiler geriye çekerek kurtardılar. Bu ne sevgi idi ya Rabbi! Bu ne bağlılıktı! Hangi devlet adamına böyle bir sevgi nasip olmuştur? Atatürk'e küfreden, heykellerine saldıran o sapıklar, o yobazlar bu sahneleri görmediler.
Kenan Evren (Kenan Evren'in Anıları (Kenan Evren'in Anıları #3))
Millete ne söz vermişsek hepsini noksansız yerine getirmiştik. Şimdi herkes bizi alkışlıyor ama ileride de bu yapılanlar acaba alkışlanacak mı? Zannetmiyorum. Yapılanların hepsi tarihin tozlu sayfaları arasında kaybolup gidecektir.
Kenan Evren