“
Alsas Davası
Geçen yüzyılın ikinci yarısında, kolaylıkla hatırlanacağı gibi, uzaya uzaya yılan hikâyesine dönen Alsas davası yeniden alevlendi. Fransızların Alsas'a bağları kültür birliğinden ibarettir. Alsas halkının soyu Cermen, dili Almanca idi. Fransızlar açısından, mücadele sahası olan bölgeyi muhafaza için yegâne dayanakları kültür birliği idi. Mantığın nasıl yürütüldüğü besbelli; 'Millet'in esası kültür birliğidir, Alsas'ta Fransız kültürü hakimdir; şu halde Alsas halkı Fransız'dır.
Almanlar boş mu duracak? Derhal cevap verdiler: 'Millet', sınırlarının kesinlikle çizilmesine imkan olmayan bir esasa bağlanamaz, insanlar hangi soydan geliyor, hangi dili konuşuyorlarsa o millettendirler.
Büyük Alman milliyetçisi Fichte'in meşhur nazariyesi de imdatlarına yetişti - daha doğrusu nazariye sırf bunun için ortaya atılmıştı - diyordu ki:
'Bir millet yabancı bir devletin hâkimiyetinde bulunan soydaşlarının oturdukları toprakları, kendileri istemeseler bile, almak hakkına sahiptir.'
Ve tarihçi Treitschke ilave etti:
'İstediğimiz ve dava ettiğimiz Alman memleketi tabiat ve halkı bakımından bizimdir, Almanya'yı ve Fransa'yı tanıyan biz Almanlar, Alsas halkına yakışan şeyi bu talihsiz adamlardan daha iyi biliriz. Biz onların dilediğine aykırı olarak, yine onlara kendi varlıklarını geri vermek istiyoruz.'
Batılıların millet tariflerinden, bilinmesini faydalı saydığımız birkaç örnek daha vererek bu bahsi bitireceğiz. Yalnız, Türk milliyetçiliğine gönül verenler hele hele genç ülkücüler, Almanların ve Fransızların tutumunu hep hatırlasınlar islerim.
Schelling: 'Millet, sadece. birbirine fizyolojik bakımdan benzeyen fertlerin az veya çok sayıda birleşmeleri değil, daha ziyade bu fertler arasındaki şuur iştirakidir. Bu iştirak dosdoğru ifadesini ancak müşterek dilde bulur.'
Laster F. Ward: 'Millet, sadece yan yana yaşayan insanlar kitlesi değil, birçok bakımdan birbirine benzemiş, birbirine yakınlaşmış, birbiriyle kaynaşmış fertlerin bir sentezidir.'
Emil Durkheim: 'Millet etnolojik veyahut tarihî esaslara dayanarak aynı kanunlar altında müstakil bir devlet olarak yaşamak arzu ve irâdesini besleyen fertlerden mürekkep bir beşeri zümredir.'
Rupert Emerson: 'Millet çift anlamda, bir olduklarını duyan insanların meydana getirdikleri bir topluluktur: birincisi, bir içtimaî mirasın en önemli unsurlarına ortaklaşa sahip oldukları, ikincisi gelecekteki kaderlerinin de ortak olduğu duygusudur. Bugünkü dünyada insanlığın çok büyük bir kısmı için millet, en şiddetli ve en kayıtsız şartsız bir şekilde benimsedikleri, hattâ başka meseleler üzerindeki ayrılıkları ne olursa olsun, uğrunda canlarını vermeye razı oldukları içtimal varlıktır.
”
”