“
Fındık kadar yer kaplayan insanları göklere yükseltmek, canavar ruhlu zalimleri resmi şölenlerle tanrılar katına yüceltmek büyük bir budalalıktır.
-----
Hangi erkek, gerçek bir bilge gibi hareket edip ilk iş olarak evliliğin sakıncalarını önceden görebilseydi, boynuna o yuların takılmasına izin verirdi ? Aynı şekilde kadınlar çocuk doğururken katlanacakları sancıları ve yaşayacakları tehlikeleri, çocuk büyütürken çekeceği sıkıntıları tam olarak bilseydi bir erkeğe nasıl karşılık verirdi? Yani varlığınızı evliliklere borçlusunuz. evlilik kurumu da varlığını çılgınlık tanrıçasına. birde unutkanlık tanrıçasının yardımları olmasaydı o acı tecrübeyi bir kez yaşamış olan hangi kadın tekrar çocuk doğurmayı göze alabilirdi.
-----
Öyleyse soruyorum, kendisinden nefret eden adam başkasını sevebilir mi? Kendisiyle anlaşamayan kişi başkasıyla anlaşabilir mi? kendisinden bile bıkmış usanmış kişi başkasına keyif verebilir mi? Bana göre insan delilikten daha deli değilse bu sorular karşısında sadece susar. Beni dışladığınız takdirde hiçbiriniz bir başkasına katlanamazsınız, hatta kendinizden bile tiksinir, kendinizden mideniz bulanır ve kendinize kem gözle bakarsınız. çünkü birçok açıdan anadan çok üvey ana olan doğa, ölümlülerin ruhlarına, özellikle de az biraz bilge olanlara kötülük tohumu ekmiştir; bu yüzden insan elindekine şükretmeyip başkasınınkine gıpta eder. Sonuçta yaşamın bütün iyiliği, bütün zarafeti, bütün haysiyeti bozulup yok olur.
”
”