Fikr Quotes

We've searched our database for all the quotes and captions related to Fikr. Here they are! All 29 of them:

Kaisi Duniya Hai, Logon Ke Ajeeb-O-Gareeb Sawal Jawab Se Kitne Pareshaan Hain Aur, Ek Din Jab Allah Tallh Sawal Jawab Karega Tou Uski Fikr Hi Nahi. Ya Allah Khair.
Umera Ahmed (Shahr E Zaat/شہر ذات)
İnsanın Tanrı’yı görmeye katlanamadığı için ışığa ihtiyaç duyduğu gibi tuhaf bir fikre kapılıverdim. Karanlık Tanrı’nın ta kendisiydi. Size şahdamarınızdan daha yakın, her yerde olan ve gören, her zaman sizi sarmalayan başka kim olabilirdi ki? Siz onu göremezdiniz, çünkü ışığın ardına saklanırdı.
Alper Canıgüz (Oğullar ve Rencide Ruhlar (Alper Kamu, #1))
Bhulaney ke liay bhi tujhy yaad tu kerna hoga, Magar her yaad se hain wabasta teri hazaar baatain, Teri in baaton ka kahin tu hisaab hoga, Faqat guzri hain iss fikr mein meri hazaar raatain.
Huseyn Raza
Meda Ishq Vi Toon Meda Yaar Vi Toon Meda Deen Vi Toon Eeman Vi Toon Meda Jism Vi Toon Meda Rooh Vi Toon Meda Qalb Vi Toon Jind Jaan Vi Toon Meda Kaba Qibla Masjid Mimbar Mushaf Te Quran Vi Toon Mede Farz Fareezay, Hajj, Zakataan Soum Salaat Azaan Vi Toon Meri Zohd Ibadat Ta’at Taqwa Ilm Vi Toon Irfan Vi Toon Mera Zikr Vi Toon Meda Fikr Vi Toon Mera Zouq Vi Toon Wajdan Vi Toon Meda Sanwal Mithra Shaam Saloona Mun Mohan Janaan Vi Toon Meda Murshid Haadi Peer Tareeqat Shaikh Haqaa’iq Daan Vi Toon Meda Aas Ummed Te Khattaya Wattaya Takia Maan Taran Vi Toon Mera Dharam Vi Toon Meda Bharam Vi Toon Meda Sharam Vi Toon Meda Shaan Vi Toon Meda Dukh Sukh Ro’wan Khilan Vi Toon Meda Dard Vi Toon Darmaan Vi Toon Meda Khushiyan Da Asbaab Vi Toon Mede Soolaan Da Samaan Vi Toon Mera Husn Te Bhaag Suhaag Vi Toon Meda Bakht Te Naam Nishaan Vi Toon Meda Ishq Vi Toon Meda Yaar Vi Toon Meda Deen Vi Toon Eeman Vi Toon Meda Jism Vi Toon Meda Rooh Vi Toon Meda Qalb Vi Toon Jind Jaan Vi Toon Meda Kaba Qibla Masjid Mimbar Mushaf Te Quran Vi Toon Meda Ishq Vi Toon Meda Yaar Vi Toon Meda Deen Vi Toon Eeman Vi Toon Meda Ishq Vi Toon Meda Yaar Vi Toon
Khawaja Ghulam Farid
Your Fikr in my mind , Your Dhikr on my tongue , Your Shukr in my heart.
Muslim Smiles
Eğer bir fikri sevmiyorsan, ona karşı başka bir fikir koy! Eğer sevmediğin bir fikre karşı yumruğunu kullanırsan, ne denli korkunç bir şekilde ilkel olduğunu kanıtlarsın ancak!
Mehmet Murat ildan
Jo bhi hai wo thik hai....... Zikr kyun karen... Hum hi sab Jahaan ki........Fikr kyun karen.... Jab use hi gham nhi....kyun hame ho gham... Aasma pe hai khuda....aur zamin pe hum...
Sahir Ludhianvi
Irkçılık zamanla değişen bir şey değildir, hep vardır. Bu bağlamda iyi insan olabilmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sence insanlar iyi bir insan olarak doğup sonradan ırkçılık gibi hasta bir fikre saplanarak mı kötü oldular, yoksa zaten doğuştan kötü olup sadece iyi olabilmek için fazlasıyla çaba mı harcıyorlar?
Gayle Forman (If I Stay (If I Stay, #1))
Ey hemşehriler! Niçin uyanıp bu sefalet tozundan silkinmeye uğraşmıyorsunuz? Kabahat herkesten çok kendinizde… Siz, sizi bu cehalet ve geriliğe bağlayan fikirlere destek ve taraftarsınız. Cidden fikirlerinizi aydınlatmaya uğraşanlara sövüp onların iyi, yeni, besleyici, güzel telkinlerini adeta cinayet sayıyorsunuz. Onlar, sizin cahilce kınamalarınızdan korkmasalar, lânetlemelerinizden çekinmeseler, kaç zamandır artık kangrene dönmüş, çürüyüp kokmaya başlamış bu derin gerilik yarasının kaynağını size pek büyük bir açıklıkla gösterecekler… Duyduğunuz her yeni fikre kızmayınız. Onları güzelce kabul için anlama kabiliyeti edinmeye uğraşınız.
Hüseyin Rahmi Gürpınar (Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç)
Kitaplar hayat mücadelesine atılmış olanlara veya büyük ideal sahiplerinin geniş ufuklarına, yani ufuklar katmakta yardımcı olurlar. Demek ki okumak bir gaye değildir. Okumanın ve bilgi edindikten sonra mütalaada bulunmanın hedefi, dünya hakkında genel bir fikre ve görüşe sahip olmaktır. Sistemli biçimde okuyarak elde edilecek bilgiler, bir mozaik parçası gibi yerine yerleştirilmelidir. Böylece kitap okuyanın zihninde dünya hakkında genel bir fikir meydana getirilmelidir. Yoksa okuyucunun kafasında büyük bir değerden yoksun bir bilgi salatası meydana gelmemelidir. Bu bilgi salatası sahibine bir gurur vesilesi olsa da, herhangi bir işe yaramaz. Kafalarının içinde bilgi salatası taşıyan kimseler, kendilerinin çok şeyler bildiklerine hükmederler. Fakat bu gibi kimselerin hayatları ya bir hastanede ya da politika çukurunda son bulur.
Adolf Hitler (Mein Kampf)
Eğer ortak bir hikayenin içinde isek” dedim, başka kimse olmadığı için kendime, “o nasıl şahsi kalabiliyor ya da bende eksik olan nedir? Yani nedir, mesele nedir?” - Ayrıca ben yorulmayı sevmez, gerekliliğine inanmaz, inanan ve yorulanlar ile karşılaştığımda bunu belli etmez, fakat bir yandan da onlarda eksik ya da fazla olanın ne olduğunu düşünürdüm. - Sorularda iyi cevaplarda tutuktum. Bu tutukluk uzun kirpikli kuş çizimlerine yarıyor, kuş her defasında biraz daha renk ve ayrıntı kazanıyordu. Bir gün “kışşt” desem uçacağı fikri geldi. Fikir, kafayı yemekte olduğum hissiyle kol kola geldi. Sarardım. “Takılma,” dedi bir ses, “yürü, yürümek durmaktan iyidir.” - Bir gün kapı zili çalmış da açmıştım, güzeller güzeli, çilli muzır bir velet kapıda belirmiş, “Buyurun, kimi aradınız?” diye sormuştum, o da “Beni annem gönderdi.” demiş, ben de çocuğun yanlış zili çalmış olabileceğini düşünmek yerine, tanıdığım kadınlardan hangisinin çocuğa benzediğini… - “Kendi Başına Davranabilen Kahraman Hali: Denendi. Fakat henüz başarılamadı.” - Her pencerenin ardında bir televizyonun ışığı deli danalar gibi dönüp duracak, her sabah giden insanlar, her akşam dönecekti. Onlar gidip geldikçe “Nedir, mesele nedir? şeklinde bir soru kafamı karıştıracaktı. Garip rüyalar görecek, ay ile konuşacaktım. “Hayat hakkında fikrim yok” diyecektim kendi kendime. - Söz ettiği şeylerin birbirleri ile bağlantısı yoktu. Bir fikirde durma nedeni, sanki başka bir fikre geçmek içinmiş gibi, sonsuza kadar konuşacakmış hissini veren bir ritm ile akar, akmayıp uçuşurdu. - Memleketimin ovaları, kırları, ana vatan, baba ozağı gibi kelimeler kullanarak yaklaşık yarım saat süren tek cümleyle direnebilirdim. Clodin, “Karar ver artık,” diyebilirdi, “ana kucağı mı benimki mi?” - Soruyu alıp deniz kıyısına gidemezdim. Şimdi ve burda cevap vermek gerekirdi. - “Güzel konuştun.” dedi., “bunun dansı nasıl olur?” “Yerim dar.” - “Gidelim mi, kalalım mı?” “Kalıp ne yapacağız?” dedi, “bari zıplayalım da hareket olsun.” - Stella giderken gerçeğini de beraber götürüyor olabilir. Bu sadece bir gemi adıdır ve söylenen şey, kaptan ile belki, hatta piyanist ile büyük ihtimalle, fakat gemi ile biraz zor olabilir. - Bizim için gidiyor olan ise, gittiği yer için geliyor olabilir. Bu durumda gittiği yere gidip orada bekleyebiliriz. - Mesele buydu, bu böyleydi. Derinden hissettim. His gitti, rahat ettim. - Nereden baksam birkaç saatim vardı. Nereden baksam acaba? - Bir uçurtma için en güzel uçuşun ipi kopukken olabileceğini düşünürdüm. Bazıları buna “düşme hali” diyebilirdi. - Ondan söz edildiğinde, asla doymayacak bir kuyu açlığıyla dinlemenin ve dolup dolup gecelerioyalanmak içişn eşşek kulaklı bir kralın hikayesini sabahlara kadar ezberden tekrar etmenin nasıl bir şey olduğunu bilmeyebilirlerdi. Sorsalardı söylerdim. “Vallahi” derdim “ben de bilmiyorum bu kadar derine tüpsüz nasıl daldığımı göğsümde bir ağırlık hissetmeden.” - Annem bana gerçekleri kabul etmesini, hayat ise onlardan kaçmasını öğretmiş olabilirdi. - Beni duymayabilirdi. Ben duyulmadığım yerlerden gitmek hastaığına tutulmuş olabilirdim. Tedavisi kırk beş derecelik sıvılarda boğulur gibi yapmak olabilirdi. Deneyebilirdim. - Kapı kilidinde anahtar önder, altıma yapardım? Kızlar yurttaşlık bilgisi kitabını açar, ben kafiye uğruna camdan kaçardım? - “Ben gidiyorum” dedim birdenbire. “Nereye?” dediler “Bilmem” dedim “içimden geliyor.” - Tezgah sesleri gidince, var olduğu mekanın duygusu da gidecek, ‘han’ın ve dokumacının varlığından kuşkuya düşecektim. - “Aslında ben size taş kuşu sormak istiyordum fakat hikaye kendi başına akıyor ki başka soru sordum.” - “Bu kadar kayıptan sonra geriye kalan nedir ve hakikaten nedir, mesele nedir?” - Pencereden bakan, içine kapalı biri olmuş, içinde dolanıp durmuş, kendine dolaşılacak bir iç yapmış, tırtıl olmuş kendine koza yapmış, vazgeçmiş kelebeklikten orada kalmış…
İlhami Algör (Albayım Beni Nezahat ile Evlendir)
Of all the things we share, the most central is not in the liturgical or theological or canonical dimensions of the religion. It is in the realm of our personal​ search and experience of God. I have danced in a Sufi fikre, sat for hours in a Zen Buddhist tea ceremony, been part of a Hindu puja, attended Shabbat services in multiple Jewish synagogues, and never, in any of those moments of worship, did I doubt these people were just as deeply involved in the search for God as I am. And that God was with us all. And why not? God is everywhere, they told us as children. But the question never goes away: Yes, but - where is God for me? I don't feel God. I don't hear God. I don't know how to know God. So God is surely in all these other places where the consciousness of God is also real, as well. But as much as I knew, even as a child, that it had to be true, that God was everywhere, still God was nowhere in particular in life. And, though I did not know it at the time, and so struggled through the thought of god for night after night in life, in that reality was all I needed to know about the search for God. It was years, of course, before I realized that I was looking for Something rather than for Everything, and so I found nothing because I was looking for the wrong thing. And that is the kind of seeking that causes all the pain.
Joan Chittister,
Mill ifade özgürlüğünü savunmak için bugün hala aşılamamış bazı tezler ileri sürer. İlk tez şudur: Susturulan fikir doğru fikir olabilir. O zaman, insanların doğru fikirlerden istifade etmesi engellenmiş olur. Bir fikri susturanlar kendi kendilerinin yanılmaz olduğunu zannediyorlardır; oysa kendi fikirleri yanlış olabilir. Bunun anlaşılması için başka fikirlerin susturulmaması gerekir. Yoksa, insanlık yanlış fikre inanmaya mecbur edilmiş olur. İkinci tez şudur: Susturulan fikir yanlış gibi görünse bile bir parça doğru ihtiva ediyor olabilir. Onu susturmakla bu doğrunun ortaya çıkması engellenir. Esasen, fikirler, çoğu zaman, tamamen doğru veya tamamen yanlış olmaktan ziyade kısmen doğru kısmen yanlıştır. İfade özgürlüğü olmazsa hem doğruların ortaya çıkıp kuvvetlenmesi ve hayatımızı zenginleştirmesi, hem yanlışların tespit edilip düzeltilmesi ve hayatımızdan çıkartılması imkânı kalmaz. Her iki durumda da insanlık zarar görür. Üçüncü tez şudur: Bir fikir doğru bile olsa, onun serbestçe eleştirilmesine ve ona karşı çıkılmasına, itiraz edilmesine izin vermek gerekir. Aksi takdirde o fikrin doğru olduğuna kani olanlar ona peşin hüküm tarzında inanır. Doğru fikirlerin daha iyi anlaşılması ve daha iyi benimsenmesi için de düşünce ve ifade özgürlüğüne ihtiyaç vardır. Dördüncü tez şudur: Doğru olduğuna inanılan fikirler karşı fikirler tarafından test edilmezse zayıflar, geriler ve donar. Yeni problemlere çözüm olamaz, güncel ihtiyaçlara cevap veremez. Zamanla bir dogmaya ve kesin inanca dönüşür. Ona inananlar da kesin inançlılar haline gelir. Ne fikir ne de onun inananları kendini yenileyebilir. Zaten bir fikir doğruysa o fikri benimseyenlerin yanlış fikirlerin ifade edilmesinden korkması için bir sebep yoktur. Karşıt fikirlerin ifade edilmesi doğruya kendisinin doğruluğunu ve yanlışın yanlışlığını sergileyebilmek için yeni bir imkân sağlamış olacaktır
Anonymous
-Bu "halk" sözcüğü çok belirsiz, -dedi Levin. -Bucak katipleri, öğretmenler ve bin köylüden belki biri neyin söz konusu olduğunu biliyordur. Geri kalan seksen milyon, Mihaylıç gibi, bırak iradesini belirtmeyi, hangi konuda iradesini ifade etmesi gerektiği üzerine en küçük bir fikre bile sahip değildir. Bunun halkın iradesi olduğunu söylemeye nasıl hakkımız olabilir?
Leo Tolstoy (Anna Karenina)
Çok kitap okumayalım çok da kitap basmayalım. Ne yapalım o halde? Yazar kitabın sayfalarını para olarak görmediği, okuyucunun da her kitaba bir defalığına mahsus para vermediği kitaplar rafa ve fikre yerleşmeli önce. Basılan kitapların ya da okunan kitapların değil basılmayan ve okunmayan kitapların istatistiği de çıkarılmalı.
Anonymous
Yeni bir fikre atılan bir adım, yeni bir dünyaya atılan bir adımdır!
Mehmet Murat ildan
Hayat ve ölüm… Bunların ikisi de güzeldir. Fakat esas ve ebedi olan ölümdür. Öteki bir rüya kadar geçici ve aldatıcıdır. Büyük ve esrarlı kainatın sinesinde yatmak… İşte bizim nasibimiz budur. Bu nasibimizi almadan önceki kısa rüya aleminde kendimizi ölüm kadar ebedi bir fikre vermek ve o fikir uğrunda harcamak gibi yüksek bir ülküye kaptırmaktan şerefli ne olabilir? Bu ölüm bizi gayemize, Tanrı Dağında bekliyen ecdat ruhlarına ve bizzat Tanrıya kavuşturacak şanlı ve güzel bir ölümdür. Bu ölümün güzelliği ile içki ve şehvet içindeki hayatın çirkinliğini düşünmek hakikatı anlamaya da yardım edecektir...
Hüseyin Nihal Atsız
God is good all the time!!
Fikre Fikadu
Zincirlerini kıran kişi bir filozof gibidir. Görünüşlerin ötesini görür. Sıradan bir insan gerçeklik hakkında az fikre sahiptir, çünkü onu derinlemesine düşünmemektense, hemen önünde duran şeye bakmaktan hoşnuttur. Ne var ki görünüşler aldatıcıdır. Gördükler, gölgelerdir, gerçeklik değil.
Nigel Warburton
Sadece tehlikeli şeyler ne kadar tehlikeli bir dünyada yaşadığını sana söyleyebilir! Masum kuzulara odaklanırsan bu evren hakkında yanlış bir fikre kapılırsın! Zehirli yılanlara odaklan, eğer bu evrende var olma sanatında ilerlemek istiyorsan!
Mehmet Murat ildan
O Belde Denizlerden Esen bu ince hava saçlarınla eğlensin. Bilsen Melal-i hasret ü gurbetle ufk-ı şama bakan Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin! Ne sen, Ne ben, Ne de hüsnünde toplanan bu mesa, Ne de alam-fikre bir mersa, Olan bu mai deniz Melali anlamayan nesle aşina değiliz. Sana yalnız bir ince taze kadın Bana yalnızca eski bir budala Diyen bugünkü beşer Bu sefil iştiha, bu kirli nazar, Bulamaz sende bende bir mana, Ne bu akşamda bir gam-ı nermin Ne de durgun denizde bir muğber Lerze-i istitar ü istigna.
Ahmet Hâşim
Bırakın zihniniz, dikkatin tek bir hedefe yönelmiş ışınları sayesinde merceğe dönüşsün; bırakın ruhunuz, zihninizi bütünüyle ele geçiren, merakınızı cezbeden fikre dört elle sarılsın' Bu tavsiye, ahlak felsefesi alanında eserler veren Dominiken rahip Antonin-Dalmace Sertillanges'in 20. yüzyılın başlarında yazdığı La Vie Intellectuel [Entelektüel Yaşam] adındaki incecik fakat etkileyici 'zihinsel gelişim ve derinleşme' kılavuzundan.
Cal Newport (Deep Work: Rules for Focused Success in a Distracted World)
eğer Hitler gibi bir diktatör iktidara geldikten hemen sonra direnmeye başlarsanız, işi daha baştan kaybetmişsiniz demektir. Çünkü direnmek için, önce bir fikre ve de bir kanaate sahip olmak zorundasınız. Eleştirel bir biçimde düşünebilmek ve bağımsız bir insan olabilmek için de, kendinize inanmanız gerekir. Bunu elde etmek isteyenler ise, gayret, deneme ve sabrı gerektiren "yaşama sanatını" öğrenmelidirler. Diğer herhangi bir beceri gibi, bu da öğrenilebilir. Kendini bu yönde geliştiren bir kimse, kendisi ve başkaları için neyin iyi neyin de kötü olduğunu kavrama kabiliyetini de kazanır.
Erich Fromm
Yattığı yerde bıraktığı sıcaklığı hala hissedebiliyordum. "Cole," dedim, "sence ben sevilebilir biri miyim?" "Nasıl yani?" "Yani birilerinin sevebileceği türde biri miyim?" diye sordum. Cole dik dik yüzüme baktı. Bir an daha küçükken nasıl göründüğü ve yaşlandığında nasıl görüneceği konusunda tuhaf bir fikre kapıldım. Geleceğe delici gizli bir bakış. "Belki," dedi. "Ancak kimsenin denemesine izin vermezsin.
Maggie Stiefvater (Forever (The Wolves of Mercy Falls, #3))
Ben dönmeye hazırım. Önemli olan da bu zaten, değil mi?" dedim. Zaten kötü bir ruh halinde olduğum için fazladan bir ekleme de yaptım: "Bu okul bana, kendiminki dışında herhangi bir fikre değer vermemem gerektiğini öğrettiği için memnunum.
Becca Fitzpatrick (Silence (Hush, Hush, #3))
Bir Hıristiyan filozofa sorunuz: Dünyanın kökeni nedir? Size cevap olarak, "Kainatı yaratan Tanrı'dır" diyecek. Tanrı nedir? Bu konuda hiçbir şey bilinmez. Yaratmak nedir? Bu konuda hiçbir fikre sahip olunmaz. Vebanın, koleranın, kıtlıkların, savaşların, kuraklıkların, su baskınlarının, depremlerin nedenleri nedir? Tanrı'nın gazabı. Bu felaketlere karşı ne çareye başvurulmalı? Duaların, namazların, kurbanların, hacların, adakların, "Procession"ların, Tanrısal gazabı yatıştırmak için gerçek çareler olduğunu bize söylerler. Ancak Tanrı neden gazaba gelmiştir? Çünkü insanlar kötüdür. İnsanlar neden kötüdür? Avrupalı bir teoloji bilgini size hemen der ki; "İlk kadın tarafından aldatılan ilk erkek, Tanrı'nın dokunmayı yasakladığı bir elmadan yedi". Bu kadını böyle bir budalalık yapmaya kim yöneltti? Şeytan. Ancak şeytanı kim yarattı? Tanrı. İnsan türünü bozmaya özgü bir şeytanı Tanrı neden yarattı? Bu konuda bilinen hiçbir şey yoktur, Tanrısallığın sinesinde gizli bir sırdır.
Jean Meslier (Akl-ı Selim)
Sonunda şu fikre vardık ki, güçlü olmak denen şey, çaresizlikten doğuyor. Işığın, karanlığı beyaza boyaması gibi bir şey... Karanlık olmazsa ışığı hissedemeyiz ki...
Hüsnü Arkan (Mino'nun Siyah Gülü)
İngiliz hodgâmdır, heyecansızdır. Bir millet değil, bir yığın. Yığını kolayca kandırabilirsiniz, duyguları hiçbir temele dayanmaz. Yığın düşünmez, mâruz kalır. Nezleye yakalanır gibi tutulur bir fikre. Ateşi yükselince arslanlaşır, nöbet geçince her mukaddesi unutuverir. Büyük bir milletin duyguları ölçülü, düzenli, devamlıdır.
Cemil Meriç (Bu Ülke)
Ye Khaaki Kaar-E-Ashiyaane me masroof hogaya, Ye mai ke is jaal me mashghool hogaya; Jab khuli nazar dekh apne aap ko hairat me rehgaya, Ye Fikr-E-Haal-E-Dil aur Khudi se mehroom rehgaya;
Qhavi Hussain