Da Lat Quotes

We've searched our database for all the quotes and captions related to Da Lat. Here they are! All 6 of them:

Primul semn al unei stări înapoiate, sub punctul de vedere al culturii, este intoleranţa. Când cineva crede că numai el are dreptate, când cineva crede că în afară de concepţia creierilor săi nu mai este nimic lat în viaţa socială, acela este un om inclut, care n-a avut încă putinţa de a-şi da seama cât de variate, cât de multiple sunt manifestările gândirii omeneşti. (P. P. Carp)
Nicolae Steinhardt (Jurnalul fericirii)
süvarileri, onlar olmadan zafer kazanabileceklerine inanmaz oldular. Fransızların İsviçreliler karşısında yetersiz kalması ve İsviçreliler olmadan başkalarıyla çarpışmayı göze alamaması buradan kaynaklanıyor. Demek ki, Fransa'nın orduları karmaydı, kısmen paralı askerlerden, kısmen Fransız birliklerinden oluşuyordu; böyle bir ordu, salt yardımcı bir askerî güçten ya da salt paralı bir ordudan çok daha iyi, ama öz ordudan çok aşağıdır. Yukarıda verdiğimiz örnek yeterli olacaktır; çünkü Charles'ın kurdüğü düzen geliştirilmiş ya da korunmuş olsaydı, Fransa Krallığı yenilmez olurdu. Ama öngörüsü kıt insanlar, zamanındâ iyi gibi görünen bir işe girişir, onun altındaki zehri fark etmezler, tıpkı daha önce [III. bölümde] verem ateşiyle ilgili olarak söylediğim gibi. [7] Bu yüzden, bir prenslikte, illetleri belirdiği anda teşhis edemeyen kişi gerçekten bilge değildir; bilgelik çok az kişiye verilmiştir. Roma İmparatorluğu'nun çöküşünün ana nedeni araştırılacak olursa, bu çöküşün, Gotların paralı asker olarak tutulduğu an başladığı görülecektir; çünkü o başlangıçla birlikte, Roma İmparatorluğu'nun gücü zayıflamaya yüz tutmuştu; ondan alınan güç ötekilere [Gotlar] veriliyordu. Öyleyse, vardığım sonuç şu: Hiçbir prenslik, kendi ordusu olmadan güvende değildir; tersine, zor durumlarda onu inançla savunacak güçten yoksun olduğu için, tümüyle talihin buyruğu altındadır. Ve bilge kişilerin görüşü ve savsözü hep şu olmuştur: Quod nihil sit tam infirmum aut instabile quam fama potentjae non sua vi * (Lat.) Hiçbir şey; kendi gücüne dayanmayan bir iktidarın ünü kadar zayıf ve değişken değildir. [Tacitus,Annales, XIII, 19] (Ç.N.) Machiavelli - Prens sayfa 89
Niccolò Macchiavelli (The Prince)
Vakti zamanında merhum Nasreddin Hoca “Ye kürküm ye.” fıkrasıyla kıyafete dikkat çekmiş. Benim oradan aldığım ders: Kifâyet olmadan kıyafete kıymet verilmesi, makbul değilmiş. imam-ı Gazali Hazretleri, Kimya-yı Saadet adlı eserinde “Dünyanın aslı üç şeydir: Yemek, elbise ve ev edinme.” diye yazmış. Ve ehl-i tasavvuf meclislerinde bu elbisenin, libas-ı takva; yani, takva elbisesi olduğu söylenirmiş. Ulvî mahlaslı divan şairi Bursalı Hüseyin, bu denî dünyayı gardıroba teşbih etmiş. Gurur etme libâs-i fahr ile ömrüm cihandır bu Kabâ-yî cismini kor bunda herkes camekândır bu Beyti, ilmim iktizasınca şerh etmem icap ederse şu mana daha muvafık olur: “Ey ömrüm, içinde bulunduğun yer fânî bir cihandır; öğünme elbisesi giyip de mağrur olma. Bu dünyâ, bütün fânilerin, sırtlarındaki elbiseleri çıkarıp teslim ettikleri camlı bir esvap dolabından/gardıroptan başka bir şey değildir.” Nüzhet mahlaslı divan şairi Rıdvan Paşazâde ise Nasreddin Hoca misali ‘Zât olmadıkça libas bir kıymet ifade etmez.’ manasında bir beyit serd etmiş: Zât olmadıkça fâide vermez nizâm-ı hâl Lât ü Menât’a revnak ü zîb-i kaba abes Şair, telmih sanatı yaparak cahiliye devrini bir beyitte çok iyi resmetmiş. “insanın kendinde bir cevher olmadıkça, üstündeki muhteşem elbisenin hiçbir faydası yoktur. Putperestlerin, cahiliye devrinde Kâ’be’ye diktikleri Lat ve Menat isimli putları altınlar ve gümüşlerle süslemeye çalışan gafiller idrâk edemiyorlar ki, bu ziynetler Lat ve Menat’ı yine âciz ve nâciz birer put olmaktan kurtaramamıştır.” Bu kadar kelam, arif olana kâfîdir zannımca. Her ne kadar, cebinizdeki parayı çekmek için ucuz manasında outlet olarak yazılsam da bir söz ile kendimi tanıtmaya hitam vereyim: Paranız çok olmasa da outlet’in tam ne manaya geldiğini bilmeseniz de ilk intiba için bu sözü kulağınıza küpe etmenizi isterim: “insanlar kıyafetleri ile karşılanır, fikirleri ile uğurlanır.
Anonymous
Chestia era, oare ea o să-l dorească? Era bătrân. Bătrâior. Când se ridica prea repede, îi pocnea genunchiul. În ultima vreme începuseră să-i sângereze gingiile. Plus că nu avea degetele de la picioare. Cu toate acestea, de ce să se vândă ieftin? Avea o mică afacere doar a lui. Avea un început de gută, da, și începuse să i se rărească părul, dar pe de altă parte era lat în umeri și în piept, așa că până la urmă, cu toată guta, efectul general era de putere, ceea ce fetelor le plăcea, și cel puțin avea capul bine proporționat în raport cu restul corpului, lucru cu care ea nu putea să se laude, deși e adevărat că el încă locuia cu maică-sa. Ei bine, era cineva perfect?
George Saunders (Pastoralia)
religião – religare, lat. = religação. Ao nos religarmos a DEUS, estaremos encontrando nossa verdadeira Identidade, cessando assim o longo tempo de busca para alcançarmos o finalismo de nossa vida, de nosso destino. Lembremo-nos, não obstante, que no caminho do reencontro existem pré-requisitos morais obrigatórios, sem os quais não nos será possível chegar ao termo de nossa estrada: 1º Pensar, desejar e praticar o Bem em qualquer circunstância – na vida pessoal, familiar, social e laborativa. 2º Jamais acordar com o Mal – o mal será sempre o mal, o prejuízo ao próximo (material, afetivo, psicológico, espiritual). O Bem será sempre o Bem, o benefício e a solidariedade, é o oposto. 3º Não confundir o mal com o Bem, e sob o ingênuo pretexto do perdão, deixar livremente o mal prosperar. 4º Perdão é o esquecimento no coração, do prejuízo que alguém nos causou. Deixar o mal prosperar é permissividade; e o mal deve e deverá sempre ser combatido qual infecção contagiosa. 5º Utilizar a riqueza e os bens intelectuais e os do domínio do conhecimento prático e executivo sempre em Bem do próximo. 6º Ensinar, circular com o conhecimento. Fazer do saber um instrumento de progresso e de evolução. 7º Circular com a riqueza gerando trabalho construtivo e edificante. 8º Jamais apropriar-se unicamente para si da riqueza e do conhecimento. Ser altruísta. 9º Finalmente, viver sob a silenciosa atmosfera de Amor, lembrando que sempre que ativar esta fagulha divina, herança de DEUS em nós, ganhamos pela lei do merecimento poder para solucionar o insolúvel, vencermos o invencível, conquistarmos o impossível. 10º Tornamo-nos assim, também Deuses, pela força do Amor emergente em nós.
Luiz da Rocha Lima (O Grande Investidor (Portuguese Edition))
Gdyby jakieś dwa tysiące lat temu ludzie świata grecko-rzymskiego oraz Chińczycy poznali nawzajem swoje cywilizacje, to żadna z tych ras nie uznałaby wyższości cywilizacji drugiej rasy. Inaczej jest w naszych czasach. Nie-biali mogą nienawidzić białego człowieka i gardzić nim, mogą knuć jego zniszczenie i czerpać przyjemność z ekstrawaganckich pochwał własnych cywilizacji. Wzdychają jednak do namacalnych osiągnięć Zachodu, jego nauki, techniki, terapeutyki, metod administracji i zarządzania w przemyśle. Wielu ich rzeczników deklaruje, że chcą jedynie naśladować materialną kulturę Zachodu i zrównać się z nią o tyle tylko, o ile nie wchodzi to w konflikt z ich rodzimymi ideologiami ani nie zagraża ich przekonaniom i praktykom religijnym. Nie dostrzegają, że przyjęcie tego, co lekceważąco nazywają materialnymi jedynie osiągnięciami Zachodu, nie da się pogodzić z zachowaniem tradycyjnych obrzędów, tabu i stylu życia. Ulegają złudzeniu, że ich ludy mogłyby zapożyczyć technologię Zachodu i osiągnąć wyższy materialny standard życia bez wcześniejszego przeprowadzania Kulturkampf w celu wyzbycia się światopoglądów i obyczajów przekazanych im przez przodków. W błędzie tym utwierdza ich doktryna socjalistyczna, która również nie potrafi dostrzec, że materialne i techniczne osiągnięcia zachodu są produktem filozofii racjonalizmu, indywidualizmu i utylitaryzmu oraz że z konieczności znikną, jeśli zasady kolektywistyczne i totalitarne zastąpią kapitalizm socjalizmem.
Ludwig von Mises (Theory and History: An Interpretation of Social and Economic Evolution)