Cahit Zarifoğlu Quotes

We've searched our database for all the quotes and captions related to Cahit Zarifoğlu. Here they are! All 20 of them:

Nefesini yüzümde tutuyorum Gülüşünü aklımda Morarmış yüzlerini Isıttım kaç gece, ısıtıyorum İçimdesin, büyütüyorum seni Seni yepyeni bir dünya yapıyorum kendime Tam kralca yaşanacak Şimdi yoksun üstelik uzaktasın Ellerin yapayalnız biliyorum Gözlerin dalıyor yine Hep benim için olmalı
Cahit Zarifoğlu
Bir şehir gibi kalabalıktır, Bazılarının yalnızlığı
Cahit Zarifoğlu
Halkın inanmadıklarına bina edilmiş sistemlerle kaybettik.
Cahit Zarifoğlu
Acını yaşa, öfkeni yaşa. Ve seyret. Kendini sakın bastırma. Öyle suyun üstünde akan yaprağa bakar gibi bak, seyret. Uzanıp onu almaya kalkışma. Kendini suçlama. Olacak olandan kaçamazsın. O yüzden hiç bastırma kendini, baskılama. Çünkü insan bastırdığı duygunun esiri olur.
Cahit Zarifoğlu
Bir iki adım daha atmamak için nasıl da direniyoruz. Dayandığımız şeylerin hangisi buna değerdi? Küçücük oluşlarda, hemen yakınımızdaki selametlere koşacağımıza amansız gururumuza boyun eğip hazımsızlıklar içinde bir dolu ufak sıkıntının altında ufalandık durduk. Ve umutsuzluğun kapımızdan ayrılmaması için az mı çabaladık.
Cahit Zarifoğlu (Yaşamak)
Daha da vahimi, insanlarda gittikçe daha da belirginleşen kişiliksizlik. Sürüleşmek.
Cahit Zarifoğlu (Bir Değirmendir Bu Dünya)
Ah iman dediğimiz şey o kadar büyük ki, geri çekildiği zaman bıraktığı boşlukları doldurmak, öldürmek şehvetlerine mâl oluyor.
Cahit Zarifoğlu (Yaşamak)
AKuşlar bile kader'le uçar, Velhasıl evvela “kısmet”, Evvela “kader”…
Cahit Zarifoğlu
Şiir tarafından ihmal edildiğim bütün zamanlarda, kendi halime, yalnızlığıma zalimce bir hayranlık duyuyorum. İçim kabarıyor, bıraksalar da ıssızlarda başım önümde, kendime gömülerek dolaşsam.
Cahit Zarifoğlu (Yaşamak)
ANNE Yüzümde duyuyorum Bakışını Uyurken de Ellerin Öyle sıcak ki Kış gecesinde Sen olmasan Kimden duyardım ben Yavrum kelimesini Evimiz senle dolu Sokaklar Niçin güzel Sana dönüşü var diye Anne Ne olur Eksilme hiç Başımızdan
Cahit Zarifoğlu (Gülücük)
Farkına varmadan "bütün bunların, hatırasız haftaların, kalbimi farketmelerinden korkmamın sebebi var" diyordum. Şimdi birşeysin benim için... Varsın. Fakat bocalıyordum. Gizlice düşündüğüm, farkedilmesinden korktuğum hakikat sen miydin, yoksa ben, hatırasızlığı, boşluğu, en ucuz şekilde, sırtımdan korkakça, hiç bir teşebbüste bulunmadan birden bire atmak için yine hayal mi kuruyordum.- Dedim ya işte, bocalıyorum. Yeniden yaşamaya başlamak kolay mı?
Cahit Zarifoğlu (Yaşamak)
Ben seni kötüleyemem hiç. Çiçekli bir yol vardı, yürüdüm derim. Ayaklarıma dikenler battı ama, Her ormanda olur böyle şeyler derim.
Cahit Zarifoğlu
bir kalbiniz vardır onu tanıyınız. bir şehir kadar kalabalıktır bazıları bir dehliz kadar karanlıktır bazıları konuşurlar isterler susarlar dinlememişseniz nice yıl kalbinizi ev meslek iş para geçim diyerek düşünün şimdi bir de şehirlerde kasaba ve köylerde başını eğmiş kalbiyle söyleşen bir kişi olduğunuzu
Cahit Zarifoğlu
Filipinlerden Amerika’ya kadar, Hicret bütün Müslümanları belli bir idrak noktasına çekiyor. Bunun en basit, en asgarî şekli, herhangi bir Müslümanın kendi günübirlik ve bencil endişelerini bir tarafa bırakarak, dünyanın her yanındaki Müslüman kardeşlerinden, özellikle Allah’ın rızasını tahsil ve İslâm’ı egemen kılmak için savaş veren Müslümanlardan haberdar olmasıdır. Bu en asgarî idrak seviyesinde bile, gülüp, konuşup, yeyip-içip hoşça yaşamaktan, zihnen de olsa bir feragat, bir kaçış mevcuttur.
Cahit Zarifoğlu (Bir Değirmendir Bu Dünya)
Hayâlperest olmayın. Hep sükut-ı hayâle uğrarsınız. Ayağınız yer tutmaz. Gerçeklerden kaçar kaçar hayâllerinize sığınır, hayâl kurduğunuz sürece de doyar, tatmin olur, ama başarmanız gereken küçücük işleri bile altedemezsiniz.
Cahit Zarifoğlu (Bir Değirmendir Bu Dünya)
İşte bu iki Muhammed, biri hacca gitmek çareleri ararken, diğeri yazma eserlerle ilgili çalışmalar yaparken Konya’da buluşuverirler. Mevlâna hazretlerini ziyaret ettiler. Şimdi avluda bir taşın üzerinde yan yana oturuyor ve şaşılacak süratle öğrendikleri dille, Türkçe konuşuyorlar. Yüzlerinde, Konya’yı bir turizm merkezi haline getirenlerin ebediyen anlayamayacakları bir hüzün var. İngiltereli Muhammed, elini, teselli eder gibi İsviçreli Muhammed’in omuzuna koyarak: Kardeşim, diyor, inşallah bir gün buralar da Müslüman olacaktır.
Cahit Zarifoğlu (Bir Değirmendir Bu Dünya)
Televizyon bir şamardır. Hem de kendi hanemizde kendi elimizle suratımıza inen büyük bir şamar. Bize neler yasak, şunlar bunlar. İşte bu yasakları, bu haramları televizyonun bizim hanemizin içine kadar getirir her çeşidini, barını, umumhanesini, meyhanesini ve biz oturur Müslümanlığımızla, karımız kızımızla onu seyrederiz. Ve sonra deriz ki, nasıl oluyor da mukaddesâtımız elden giderken, bize vururlarken ses etmez, vurana vurmayız. Düşünün bakalım televizyon karşısında muhallebi gibi gevşemiş bir Müslüman da değil cihad etmek, acaba kalkıp bir farzı ifa edecek kuvvet ve istek kalmış mıdır?
Cahit Zarifoğlu
Çocuk evlerindeki kediyi pataklamaya başlamış. Baba “Oğlum” demiş “kediyi niçin dövüyorsun?” Çocuk “Babacığım, hepimiz oruç tutarken, kedi demin oruç yiyordu, o sebeble cezalandırıyorum” demiş. Baba çocuğun başını okşayarak hoşnutluğunu belli etmiş, çocuğun hassasiyetini ve dikkatini tebrik etmiş ve şunları söylemiş: “Yavrum, kediyi bırak, zira hayvanlar oruç tutmaz”.
Cahit Zarifoğlu (Bir Değirmendir Bu Dünya)
Acaba boyunduruktan çıkmaya, kendine ve asırlık değerlerine döneceğine dair söz verebiliyorlar mı?.. Allah dostalarını arıyorlar mı?.. Böylelerini tanıyıp, onlara, Hazreti Peygamber’e yaklaşmak için sarılıyorlar mı?.. Böyle bir şeye davranmak, buna cesaret etmek, ister istemez kişiyi çevresiyle çatıştıracaktır. Eğlencelerden, filmlerden, festivallerden, meyhanelerden uzaklaşınca içine düşülecek yalnızlığa tahammül edebilecekler mi?...
Cahit Zarifoğlu (Bir Değirmendir Bu Dünya)
Ruhumuz dar bir şeridin içinden sızılarla geçiyor.
Cahit Zarifoğlu (Yaşamak)