Bellevue Square Quotes

We've searched our database for all the quotes and captions related to Bellevue Square. Here they are! All 13 of them:

Men want to be right. Let them, I say. It drives him crazy when I won't take the other end of the rope. "Okay, you're right" are three devastating words.
Michael Redhill (Bellevue Square)
Winter here arrives, stays, persists, goes away a little, then comes back and people start leaping off the bridges. That's approximately March, when jumping is at its apogee, but even then, winter isn't over. What it likes to do is go away for a week in April and then return for three days and finish grandpa off.
Michael Redhill (Bellevue Square)
When these pocket computers started getting common, old people like me catastrophized about how bad it was going to be, but we were wrong. It’s much worse. We’ve been looking at each other’s faces for a million years. But now you don’t see faces anymore. At night on the sidewalks of Toronto people walk around in the dark looking down into tiny lamplit rooms they hold in their hands.
Michael Redhill (Bellevue Square)
Monty küçük tuvaletin kapısını kilitleyip, klozetin kapalı kapağının üstüne oturdu. Biri tuvalet kağıdı rulosunun takılı olduğu plastiğin üzerine, cehenneme kadar yolunuz var, yazmıştı. Kesinlikle diye düşündü o da. Ama senin de cehenneme kadar yolun var. Herkesin. Kapıdaki Fransız kadının, şarap içerek yemek yiyenlerin, siparişleri alan garsonların, hepinizin canı cehenneme. Bu kentin ve içindeki herkesin canı cehenneme. Sokak köşelerinde sırıtarak dilenen serserilerin, türbanlı Sihlerin, sarı taksileriyle birbiriyle yarışan yıkanmak bilmez Pakistanlıların da. Göğüs kıllarını alıp, memelerini büyüten Chelsea'li ibnelerin de. Hepsinin canı cehenneme. Aşırı pahalı meyvelerinden piramitler yapan Koreli manavların, onların plastik ambalajlara sarılı lale ve güllerinin de. Beşinci Cadde'de sahte Gucci satan beyaz cübbeli Nijeryalıların da. Brighton Sahili'nde küp şekerleri dişlerinin arasında tutarak çaylarını cam bardaklardan içen Rusların da. Hepsinin canları cehenneme. 47. Cadde'de elmas satan şapkalı, kirli gabardin takımlı, Mesih'in gelmesini beklerken sürekli para sayıp duran Yahudilerin de. Sokaklarda sürtenlerin, yaşlıların ve de spastiklerin de. Kendini beğenmiş, metrolarda sürekli gazete okuyan, kolonya sürünmüş Wall Street borsacılarının da. Hepsinin canı cehenneme. Washington Square Park'ta, bellerinden cüzdan zincirleri sarkan patenli punkçıların, her yere bayrak asan, otomobillerinin açık camlardan dinledikleri müziği bangır bangır herkese dinleten Porto Rikoluların da. Naylon eşofmanları ve St. Anthony madalyonlarıyla gezip, saçlarına durmadan briyantin süren Bensonhurst İtalyanlarının da. Enginarı Balducci'den, eşarbı Hermes'ten alan, büzük dudaklı, asık suratlı ev kadınlarının da. Asla pas vermeyi bilmeyen, savunma yapmayan, her turnikeye girişte bir adım fazladan atan varoş çocuklarının da. Babaları Tokyo'ya iş gezisine giderken mutfakta oturup esrar çeken okullu uyuşturucu müptelalarının da. Mavi giysileri içinde kabadayılık taslayarak dolaşan, kalın enseli, Krispy Kreme'e giderken bile kırmızı ışığı takmayan polislerin de. Knicks'in, Indiana'ya karşı oyunu nedeniyle Patrick Ewing'in, Charles Smith ve onun Chicago maçındaki başarısız uzaktan atışlarının, John Starks'ın Houston maçındaki korkunç şutlarının da canı cehenneme. Jordan'ı hiç yenemedikleri için cehennemin dibine kadar yolları var. Sürekli söylenip duran bücür Jakob Elinsky'nin de canı cehenneme. Hep sevgililerimin kıçlarına bakıp duran Frank Slattery'nin de canı cehenneme. Ben gidince özgürlüğünü ilan edecek Naturelle Rosariao'nun da canı cehenneme. Güvendiğim ama beni gammazlayan Kostya Novotyny'in de. Karanlık odasında film banyo edip duran babamın da. Karlar altında çürüyen annemin de. Bu kadar çabuk kurtulan İsa'nın da canı cehenneme. Çarmıhta yalnızca birkaç saat, cehennemde bir hafta sonu sonra melek ordusuyla eğlence. Bu şehrin ve içindeki her şeyin canı cehenneme. Astoria'daki tek katlı evlerden Park Avenue'daki dublekslere, Brownsville'deki projelerden, Soho'daki mağazalara, Bellevue Hastanesi'nden Alphabet City'deki meskenlere, Park Slope'un kahverengi taşlarına kadar her şeyin canı cehenneme. Bırakın Araplar her tarafı bombalasınlar, bırakın sular yükselsin ve bu fare delikleri yok olsun, depremler yıksın tüm bu yüksek binaları, alevler sarsın her yanı. Yaksın, yıksın, bitirsin. Ve senin de canın cehenneme Montygomery Brogan. Her şeyi mahveden asıl sensin.
David Benioff (The 25th Hour)
we’re the only species that looks into its mate’s eyes during intercourse? It developed our concept of the other,
Michael Redhill (Bellevue Square)
That you really have nothing to complain about makes you lucky, it doesn’t mean you’re good or that there’s a god who loves you personally.
Michael Redhill (Bellevue Square)
If you see Ingrid, don’t look at her. Walk the other way.” I give him a two-dollar coin and he returns to the background, like he’s part of an endless line of characters provided by a talent agency.
Michael Redhill (Bellevue Square)
Yes! It’s real! See? Real hair attached to my own, personal head.” “Oh god.” “What is wrong with you?” He grovelled to the other side of the desk. “Oh my god. I’m so sorry. I must be having another attack.” “Another attack! Of what? Do you want me to call an ambulance?
Michael Redhill (Bellevue Square)
I do my own habitual scan. I’ve already completed mental check-offs of the drunks, the painfully pierced, and there have been two iced coffees and a couple sharing a starfruit. Miriam is back in her spot. I go over and ask her, “If you could go back in time and kill Hitler as a baby, would you?
Michael Redhill (Bellevue Square)
Someone’s hand clamps down on my shoulder and it’s one of the men trimming the vegetables on Baldwin Street. He wears a white apron stained with dirt and smears of green and red. “Go from here,” he says to me.
Michael Redhill (Bellevue Square)
Stop it. I’m sure she looks more like herself than she looks like me.” “No, no. You must come see now. She buys my pupusas!” “Your what?” “My pupusas!” “Katerina—” “Jean?
Michael Redhill (Bellevue Square)
How are you!” Katerina came around her counter to hug me. I stiffened in her embrace. “Are you okay? I worried about you, you know.” “About me?” “Of course! Come in the back, I make a coffee.” She ushered me toward the rear of the food mall more quickly than necessary, I thought.
Michael Redhill (Bellevue Square)
The way Mr. Ronan had acted seemed to be of a piece with this woman’s behaviour. I felt a need to see where she was leading. It was none of her business, so I lied.
Michael Redhill (Bellevue Square)