Aziz Nesin Quotes

We've searched our database for all the quotes and captions related to Aziz Nesin. Here they are! All 45 of them:

یک روز بر گونه‌ این مملکت یک بوسه و بالای سرش یک یادداشت می‌گذارم و می‌روم: "آن‌چنان زیبا خوابیده‌ ای که دلم نیامد بیدارت کنم...
Aziz Nesin
عندما أكون متشائما أشعر بأنني قريب من الأرض، لا بل متحدا بها،أصغر..أصغر، تقصر قامتي أكثر مما هي عليه، يضغط الهواء على جسدي من الأعلى ويسحبني التراب إلى الأسفل
Aziz Nesin (كيف قمنا بالثورة)
وقتی یک سیاستمدار ساکت است اتفاق بدی می ‌افتد، سیاستمدارها شبیه مرغ ‌اند؛ وقتی تخم می‌گذارند زیاد سر و صدا می‌ کنند، اما وقتی خراب می ‌کنند، آرام آن را دفن می‌ کنند
Aziz Nesin
Sarılmak neden güzeldir bilir misin? Çünkü sağ tarafta kalp yoktur, ve orası hep boştur... Sarılınca, sağ yanını O'nun kalbi doldurur...
Aziz Nesin
صداها وقتي كه شب به خانه برمي گردي و صداي كليد را در قفل مي شنوي .بدان كه تنهايي وقتي كليد برق را مي زني صداي تيك را ميشنوي .بدان كه تنهايي وقتي در تخت خواب از صداي قلب خودت نمي تواني بخوابي .بدان كه تنهايي وقتي كه زمان كتاب ها و كاغذ ها را در خانه مي جود و تو صدايش را مي شنوي .بدان كه تنهايي اگر صدايي از گذشته تو را به روزهاي قديمي دعوت كند .بدان كه تنهايي و تو بي آن كه قدر تنهايي را بداني دوست داري خودت را خلاص كني اگر اين كار هم بكني باز تك و تنهايي
Aziz Nesin
Bizim hepimizin içinde zübüklük olmasa, bizler de birer zübük olmasak, aramızdan böyle zübükler büyüyemezdi. Hepimizde birer parça olan zübüklük birleşip işte başımıza böyle zübükler çıkıyor. Oysa zübüklük bizde, bizim içimizde. Onları biz, kendi zübüklüğümüzden yaratıyoruz. Sonra, kendi zübüklüklerimizin bir tek Zübük’de birleştiğini görünce ona kızıyoruz. Bu zübükler heryerde var, biz zübükler nerde varsak, onlar da orada...
Aziz Nesin (Zübük)
أتمنى أن لا يحرم الله قدماً من حريتها ؛ فحرية القدم لا تشبه حرية الصحافة ولا حرية الوجدان
Aziz Nesin (حكاية البغل العاشق)
Nasıl bittiyse bundan öncekiler, bu da biter. Bite bite sonunda ben de biterim, olur biter.
Aziz Nesin
Nước nào không có tự do báo chí thì cũng không thể có dân chủ.
Aziz Nesin (Ở một xứ nọ...)
İnsan yalnızca söylediklerinden değil, sustuklarından da sorumludur.
Aziz Nesin
Sixteen pages! Full sixteen pages! If you don't want to read, use it to make paper bags.Sell the paper pabs and earn a profit. Here comes today's Daily...
Aziz Nesin (Laugh or Lament: Selected Short Stories)
الشرطة لا تدخل دور الكتب ، كما الشياطين لا تدخل دور العبادة
Aziz Nesin (Fil Hamdi)
هناك بعض الأمور يمكن أن يشعر بها الإنسان قبل حدوثها ، لذلك لم أكن مطمئناً
Aziz Nesin (Fil Hamdi)
İstanbul'un üç bir yanı deniz. Bu kadar da değil, İstanbul'un denizi, İstanbul karasının koynuna kol kol sokulmuş. Yine de böyleyken, İstanbul'da denize girmek, öbür dünyada cennete girmekten daha zor. İstanbul'un bir başından bir başına deniz kıyılarını bir takım insanlar satın almışlar. Denizin satın alınması akıl alır iş değildir. Denizi satın alanlar, dua edelim ki havayı da satın almamışlar.
Aziz Nesin (Sizin Memlekette Eşek Yok mu?)
Bu vicdan azabı denilen şeyi hiçkimse kendisi hatırlamıyor. Herkes, başkalarının çekmeleri gereken vicdan azabını biliyor.
Aziz Nesin (Şimdiki Çocuklar Harika)
Hiçbirşeyi olmayanın bile isteyince vereceği çok şeyi vardır. Aldıkça değil, verdikçe mutluyuz. Kendinden vermek mutluluktur, ama kendini vermek en büyük mutluluktur
Aziz Nesin (Korkudan Korkmak)
- Burası ne fabrikası beyefendi? - Vallahi iyice bilemiyorum ama, galiba... makinelere filan bakılırsa, bir makine fabrikası olacak.
Aziz Nesin (Sizin Memlekette Eşek Yok mu?)
Evet, doğru söylemişsin: "Türk milleti çalışkandır!" Biz de senin tezindeyiz! Dinlenmekten yorulduk da, Onun için izindeyiz!
Aziz Nesin (Sizin Memlekette Eşek Yok mu?)
Karadeniz bölgesinde geziye çıkıyorum.
Aziz Nesin (Yurt Gezileri)
Sivaslı kadın İstanbul’da plaja gider, denize gjrer; Sivas’a dönünce bürük, çarşaf altına girer. Bütün bunlar dindarlıktır, öyle mi?
Aziz Nesin (Yurt Gezileri)
Ben şuna inanırım; bir insan sürekli kitap okursa yavaş yavaş okuduğu kitaplar yüzüne işlenir, çirkinler bile yüzlerine işlenen kitapla güzelleşir, sevimlileşir.
Aziz Nesin (Yurt Gezileri)
Bir küçük yerden çıkan btyük adamı oralılar bitürlü adam yerine koymazlar. Köyden çıkmış da doktor olmuşsa hemşerileri onun doktorluğuna güvenmezler. Böyleleri için: Kapının düvesi öküz olmaz.
Aziz Nesin (Yurt Gezileri)
Bir insanın yaşamakta olduğunu salt kendisinin bilmesi yetmez, insan tek başına değil ki. İnsanın varolduğunu başka insanların da bilmesi gerekir. Ne denli insan bilirse o denli daha çok vardır.
Aziz Nesin
İnsanlar kendi kaderlerine yüzüstü bırakıldıktan, çoğunluk mutsuz, tesadüflerin elinde oyuncak yapıldıktan sonra, onlara “özgürce rekabet ederek gelişebilirsiniz!” demek, sömürenlerin, ezilen insanlara oynadığı bir oyundur.
Aziz Nesin
Yaratıcılık analitik düşünmekle çok ilgili. Bunun tek yolu bol bol kitap okumaktan geçiyor… “Bilgi” kitaplarını kastetmiyorum. Bahsettiğim Mark Twain, Tolstoy, Steinbeck, Balzac, Aziz Nesin kitapları. Çünkü ancak ve sadece roman-hikaye okuyarak geliştirilebilecek bir yetenektir “yaratıcılık”. Ancak okuyarak, olgular arasında ilişkiler kurup; benzer ve zıt kavramları süratle çarpıştırabilirsiniz. Sadece “okumuş” insanlar istenileni anlayabilir ve isteğini anlatabilir.
Ateş İlyas Başsoy (Modern Bir Rahibin İtirafları)
إنه وطني .. لكن من الغباء أن أموت بسبب حماقة لا شأن لي بها. المسألة , هي أن الجميع هنا يعتقدون بأنهم يعرفون كل شيء .. هذا يمكن أن يعني , بأن أحدا لا يعرف شيئا. ما الذي علينا فعله , فهم لا يسمحون لنا بالعيش ولا حتى بالموت , يسمحون لنا بالبقاء فقط.
Aziz Nesin (أسفل السافلين)
Oysa gezip dolaştığım yerlerde gördüm: Beş kuruşunu sokağa atmak istemeyen aydınlar şehir kulüplerinde, öğretmen derneklerinde, avcı kulüplerinde içkiyle, kumarla, işe yaramaz pis dedikodularla zamanlarını öldürüyor, uyuşukluk, uyuntuluk içinde yavaş yavaş intihar ediyorlar. Yurdumuz için bundan daha büyük ziyanlık düşünülemez.
Aziz Nesin (Yurt Gezileri)
Olmaz ol alacakaranlık! yerin dibine bat alacakaranlık! evin ocağın sönsün alacakaranlık! onulmaz dertlere düşesin de sürüm sürüm sürünesin alacakaranlık! dilerim, ettiğini bulasın, kan kusasın... sancıdan, sızıdan inliyesin! canalıcıya can vermiyesin. alacakaranlık, ne karanlıktır, ne aydınlıktır; ikisi ortası, aydınlıktan uzak, daha çok karanlığa yakın. alacakaranlık bir kandırmacadır, aldatmacadır, yutturmacadır, oyalama, gözboyamadır. karanlık, gecedir, her gecenin de bir sabahı olur. ama alacakaranlıkların hiç yoktur sabahı, bir sürüncemedir, sürer gider... ne aydınlık, ne karanlık... varsa da yok... yoksa da var... var gibi de yok, yok gibi de yine var... kanunlar hem var, hem yok... kimine var, kimine yok. kimi zaman var, kimi zaman yok. kimi yerde var, kimi yerde yok. insan hakları, hani varımsı da yokumtrak; demokrasi; demokrasisimsi... sosyal adalet; sosyal adaletimsi... varımtrak yokumsu... tatlımtrak acımsı... salımtrak ama çarşambamsı... batılımsı da doğulumtrak... ilerimsi de biraz gerimtrak... alacakaranlık, insanlara karanlığın aydınlıktır diye yutturulmasıdır: karanlığımsı da aydınlığımtrak... karanlık, aydınlığın düşmanıdır. alacakaranlık, hiçbir şeyin ne dostu, ne de düşmanıdır. alacakaranlık ne tezdir, ne antitezdir, ne sentezdir. o, allahın belası pis bir şeydir. olmaz ol alacakaranlık! başın kelola! gözün körola! yerin dibine bat da bir daha çıkma! gel ey aydınlık, gel!
Aziz Nesin (Azizname (Taşlamalar))
Sabahın beşindeyim En sonun başındayım Bir olmaz sevidir bu Ben onun peşindeyim Sabahın beşbuçuğu Renklerin en uçuğu Doğar karanlıklardan Umudumun çocuğu Hadi benimle dene Selam ver yeni güne Sevgilim senin için Sabahı ettim yine
Aziz Nesin (Aşk Şiirleri)
Dedelerimizin, babalarımızın bugün bizim dediğimiz gibi, yarın da çocuklarımız, “Az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik, seksen kış, seksen yaz gittik. Bir de ardımıza baktık ki, arpa boyu yol gitmişiz. “ demesinler. Çocuklarımız, çocuklarımız, evet, sayın üyeler, çocujlarımızın bizim için ne diyeceklerini düşününüz. Saygılarımla.
Aziz Nesin
Yine gelelim toplumsal adalete... Toplumsal adalet nedir, denildiği zaman “yaşılılk, hastalık, işsizlik sigortası”, “basamaklı vergi” gibi daha bitakım toplumsal kurumları sayıyorlar. Oysa bunlar toplumsal adalet değil, toplumsal adaletin gerektirdiği görüntü parçalarıdır. Tek tek bu kurumları kurmakla toplumsal adalet sağlanmış sayılmaz. Biz toplumsal adaletten şunu anlıyoruz: 1. Toplumu yapan kişilerin aralarında hiçbir ayrıcalık, öncelik gözetilmeden, bütün haklara eşitçesine sahip olabilmeleri ve bu haklarını eşit olanaklar içinde kullanabilmeleri. 2. Bu söylenilenlerin gerçekleşmesiyle bugünleri güven altına giren insanların “yarın korkusu”ndan kurtulmaları.
Aziz Nesin
Siz insanları yaşam yarışına sokuyorsunuz. Ama kimisinin ayağını kırıp topal etmişsiniz, kimisinin gözünü, kimisinin ayağını bağlamışsınız. Kimisi de besiki, güçlü, antrenmanlı atlet... Siz bunlara, İstediğiniz kadar hürriyet var, koşmak, yarışmak sizin de hakkınız. Hadi bakalım koşun da kazanın, diyorsunuz. Somra öteden biri çıkıp, Yahu ne yapıyorsunuz? Bu işte haksızlık var. Bu hürriyet değildir!.. deyince, Sus! Kardeşliği bozuyorsun! Hain!.. diye onu da susturyorsunuz. Daha da kötüsü, hakkı yenilen kişileri de kandırıp, uutup, onları doğruyu gösterenlerin üstüne saldırıyorsunuz. Bunda hak, adalet var mıdır? Gözümüzün önünde örneği var: Köy enstitüleri... Köyden alınıp okutulan çocuklardan Mahmut Makal’lar, Fakir Baykurt’lar, Talip Apaydın’lar, Başaran’lar, Uysal+lar, daha kimler yetişti. Siz bu adları tanıyorsunuz. Hepsi de yurda yararlı kişiler. Onlar köylerinden alınıp okutulmasalardı, şimdi adı bilinmedik köylerde ortakçı, yarıcı, maraba, ırgattılar. Kimbilir köylerimizde daha nice yetenkler, zekalar körlenip gidiyor.
Aziz Nesin
Korku, günümüzde, bireylerin ve toplumların davranışlarını biçimlendiren, hatta bazen belirleyen temel etmenlerden başlıcası olarak ortaya çıkmaktadır. Çağımız, insanoğlu üzerindeki üstünlüğü sadece geçici olarak şiddet yoluyla yaratılan korkunun değil, daha önemlisi, insanın ruhuna işlenmiş, düşüncelerde, beyinlerde ve yüreklerde egemenlik kuran korku duygusunun yaygın olduğu bir tarihsel dönemdir. Korkuyu başat yapan, yerine göre, şiddet olabilmekte, ama açlık, işsizlik, haksızlık, sömürü gibi sistemsel gerçekler korku tacirlerine daha da geniş olanaklar verebilmektedir. Korku'nun yarattığı ve geliştirdiği toplumsal örgü ise, direnenlere karşı tüm ideolojik araçlarını harekete geçirmekte, birey üzerindeki dışlanma, horlanma, yalnızlık mengeneleri sıkılmaktadır. Çok geniş bir hareket alanı içinde, acımasız terör uygulamasından, meslekte yükseltmemek gibi banal yaptırımlara kadar uzanabilen, egemenlerce, insanına göre korku yaratma yöntemleri kullanılabilmektedir. Ta ki, "gölgesinden korkan'ların dünyası, "korkunun dağları beklediği" ortam, "korkulu rüya görmektense uyanık durma"yı yeğleyenler yaratılabilsin. Unutmamak gerekir ki, haksızlık, adaletsizlik, sömürü ve baskı ancak korku üzerine inşa edilebilmekte, eşitsizlik ancak korkuya dayanarak egemenliğini sürdürebilmektedir. Dünyanın birçok yerinde egemenlerin en büyük güvencesi, eşitsiz toplumsal yapıların belki de tek harcı korku olmaktadır. Bilinçli olarak yaratılan ürküntü, yılgınlık, dehşet ve panik duyguları, yani korkunun çeşitli biçimleri, çağımız insanını tutsak almakta, duygular körleştikçe "yüreksizlik" tek boyutlu insanın ana niteliğine dönüştürülmektedir. Sistemden, sistemin değerler bütününden kaynaklandığı için de korku, aynı zamanda en fazla meşruluk kazanmış, en çok hoşgörüyle karşılanan bir duygu haline getirilmiştir. Tüm insani duygular içinde en tehlikelisi olmasına karşın, en fazla "yüreklendirilen" yüreksizlik olmaktadır.
Aziz Nesin
یک روز بر گونه‌ی این مملکت یک بوسه و بالای سرش یک یادداشت می‌گذارم و می‌روم: "آن‌چنان زیبا خوابیده‌ای که دلم نیامد بیدارت کنم...
Aziz Nesin
یک روز بر گونه‌ی این مملکت یک بوسه و بالای سرش یک یادداشت می‌گذارم و می‌روم: "آن‌چنان زیبا خوابیده‌ای که دلم نیامد بیدارت کنم...
Aziz Nesin
Yalnız yazarları değil, genellikle bütün sanatçıları, ya yarı deli ya da tam deli görmek eğilimi vardır. Kimi sanatçılar da yapmacık yollarla deliliğe özenerek okurların ilgisini tırnaklarlar.
Aziz Nesin (Sizin Memlekette Eşek Yok mu?)
Okurların, gerçekten hangi ortamda yazdığımı gerçek yüzüyle öğrenmek istediklerini sanmıyorum. Ama sormuşsunuz, anlatayım. Ortam mortam diye bir şey yok, ne demek ortam? Hiçbir Türk yazarı, yazı yazması için ortam arayacak duruma gelmemiştir. Nerde, neresini, nasıl bulursak, orda yazmak zorundayız.
Aziz Nesin (Sizin Memlekette Eşek Yok mu?)
Sandalyenin üstünde bağdaş kurup yazdığım, belki okurlara ilginç gelebilir. Çocukluğumda, yoksul evimizde hep bağdaş kurarak oturduğum için, bu alışkanlık o zamandan kalmadır.
Aziz Nesin (Sizin Memlekette Eşek Yok mu?)
Yahu, komünist Rusya'ya bile işçi gönderecekler ha? Paranın komünisti, faşisti, dini imanı olur mu arkadaş, para paradır, gelsin de nerden gelirse gelsin. Ben komünistin parasını alıp cami yaptırdıktan, kuran kursu açtıktan sonra bir günahı yok ki... Üstelik sevabı bile var.
Aziz Nesin (Sizin Memlekette Eşek Yok mu?)
Geceleri bile, daha şimdiden, uykumda matematik yapıyorum. Dün gece örneğin, iki defa uyanıp kağıda kaleme sarıldım. Yalnızlık hayal alemini, matematik de soyutlama kabiliyetini açıyor; korkunç şeyler hayal ediyorum. Hayret, insan nasıl da kendini verdiği bilimle özdeşleşiyor. -Ali Nesin
Aziz Nesin (Bulgaristan'da Türkler, Türkiye'de Kürtler)
1985 veya 86'ydı. O zaman Kahire'de gazeteciydim ben, eh, bizim gazetenin muhabiriyle bir şehirde. Bir gün havaalanından, İstanbul'dan gidiyorum, havaalanında Aziz Nesin'i gördüm. O yıllarda, eh, pasaportları alırlardı ellerinden Türklerin, işte uyuşturucu işine karışıyor Türkler falan filan diye bir saat falan bekletirler fakat bizim tabii Mısır basın kartı var, hemen gösterip pasaportla geçiyoruz. Baktım, Aziz Bey, Türk uçağından inmiş, eh, yerde oturuyor: - Aziz Bey, hayırdır? dedim. Tanışıyoruz tabii şeyden filan. - Oğlum, dedi, pasaportumu aldı bu adamlar da bekliyoruz, dedi, şeyden. Neyse, böyle alıkoydum arayı, aldım pasaportu. Bir yazarlar birliğinin toplantısı varmış, toplantı iptal edilmiş, adamcağız gelmiş fakat iptal edildiğini söylememişler, kimse de karşılamıyor. Eh, tabii ki eve götürdüm: - Bende kalın, dedim, temas ederiz adamlarla falan. Gittik işte, Aziz Bey dinç gözüküyordu ama yaşı ileriydi hayli. Eh, 1-2 saat dinlendi: - Gel, dedi, bir yürüyelim, dedi. Bende tabii şeyden tanıyorum onu, gençlik yıllarımızda Bayramoğlu'nda Basınköy vardı, oralarda, eh, her yaz beraberdik falan. Çıkıyoruz, hiç unutmadım bunu, asıl anlatacağım şey budur: Elleri şöyle arkadaydı Aziz Bey'in, böyle yürüyordu arkaya şey yapıp: - İyi ki, dedi, buraları kaybetmişiz, dedi, harpte, dedi. - Niye? dedin. - Şunlara bak, bunların hepsi bizim vatandaşımız olacaktı, dedi.
Murat Bardakçı
Satılmış, başından savmak için mi alay ediyorsun benimle? Ben sana okula gitmedim diyorum!" dedim. "Ben de sana bu yüzden büyük işler düşünüyorum ya," dedi." Hatta vali bile olmak için, hatta elçi bile olmak için diploma gerekmez de, mahalle bekçisi olmaya kalksan diploma ister." "Ben senden karnımı doyuracak bir iş, küçük bir iş istiyorum." dedim. "O zaman zor," dedi, "hem diploma ister, hem de yarışma sınavına gireceksin. Geçen gün bir adliyede bir katiplik için dört yüz lise mezunu sınava girdi de, üniversiteyi yarıda bırakmış bir tanıdığın oğlunu, sınavı zorla kazandırıp işe aldık. Senin diploman olmadığına göre, biz sana yüksek bir iş bulacağız.
Aziz Nesin (Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz)
Bişeye daha inanıyorum; bir kurumun, bir kurulun, bir fabrikanın başındaki insan sessiz, terbiyeliyse ordaki bütün insanlar da-kapıcıya kadar-o baştakine benzer, sessiz, terbiyeli olur. Baştaki gürültücü patırtıcı, kavgacıysa-ta kapıcıya kadar- gürültü patırtıcı, kavgacı olur.
Aziz Nesin (Yurt Gezileri)
Sen benim keyfimin kâhyası mısın? İster ağlarım, ister gene ağlarım.
Aziz Nesin (Tatlı Betüş)
Bir balta için bunca çırpınması salt cimriliğinden değil, yoksulluğundandı; e cimriliği de yoksulluğundan ya!
Aziz Nesin