29 Ekim Quotes

We've searched our database for all the quotes and captions related to 29 Ekim. Here they are! All 4 of them:

Bir ülke için en büyük kahraman, milletine ilerici bir vizyon, barışçıl bir ruh, modern bir zihin ve bilime sarsılmaz bir inanç veren kişidir. Ve Türkler için bu şerefli isim Mustafa Kemal Atatürk’tür, ölümsüz bir devrimci!
Mehmet Murat ildan
Japonlar çok daha kısa bir mühlet içinde yeni zamanların büyük devletleri sırasına geçmişlerdi. Çünkü ilk işleri, Çin medresesinden kurtulmak ve Garplılaşmak olmuştur. 1923’te bile Anadolu maarifinin dörtte üçü henüz medrese çatıları altında idi. Bizim ilim kafası ile “bilmiyorduk”. Tefekkür kafası ile ”düşünmüyorduk”. Fakat Tanzimat’tan beri hiç olmazsa mukayese yapma imkânları elde etmiştik. Bir karar vermek lâzımdı. Bu kararı veremiyorduk. Mustafa Kemal bu kararı vermişti. 3 Mart, devrimin başlangıcı idi. 1924 Nisanında şer’iye mahkemeleri kaldırılarak, öğretim birliği gibi, adalet birliği de temin olunacaktı. 1925 Ağustosunda şapka giyilecek, aynı yılın Kasım ayında tekkeler kapatılacaktı. Medenî Kanun, yeni cemiyetin temellerini atacaktı. Nihayet 1928’de Anayasa tadilleri ile devlet tamamiyle lâikleşecek ve aynı yıl Lâtin yazısı kabul edilerek devrim eseri tamam olacaktı. Demek ki, inkılâp devri, eğer Cumhuriyet ilânını başlangıç alırsak, 29 Ekim 1923’ten 3 Kasım 1928’e kadar beş yıl bir ay sürmüştür. Ondan sonra bütün iş, yeni düzeni bütün topluluğa sindirmekte idi. Bu da Türkiye halkını, yüzde yüz müsbet ilme dayanan ilk eğitim terbiyesinden geçirmeğe bağlı idi. Bizler Tanzimat’tan beri çok zaman geçtiğini sanırdık. İlk eğitim görmiyen köy için, Tanzimat gelmemişti bile!
Falih Rıfkı Atay (Çankaya)
1965 Türkiyesi Sayın İnönü, 27 Mayıs'tan sonra da, 1946'da başladığı denemenin başarısı için elinden geleni yaptı: 27 Mayıs'ı, "İlk Hedefler Beyannamesi" sınırları içinde tuttu. Seçim sonrası huzursuzluklarını ve darbe teşebbüs­lerini önledi. En güç durumlarda dahi, soğukkanlı ve güler yüzlü bir idarenin örneğini verdi. Ekonomik durgunluğu giderdi. İşçilere geniş haklar tanıdı. Fındık, tütün, buğday fiyatlarını yükselterek, köylü kütlesi­ni kazanmaya çalıştı. Ümit etmekteydi ki, artık yeni hir demirkırat dene­mesi önlenecek ve 27 Mayıs Anayasası çerçevesinde kalkınmanın zorun­lu kıldığı reformlara el atılacaktır. Ümitler gerçekleşmedi ve CHP, Menderes dönemindekinden çok daha büyük bir yenilgiyle karşılaştı. CHP, servet beyannamesi, vergi açıklaması, tarım vergisi, Sovyetler'le yakınlaşma gibi teşebbüslerden ve Toprak Reformu sözlerinden ürken varlıklı üyelerinin ihanetine uğradı. CHP'li eşraf ve ağa takımı, etkileri altındaki seçmenleri de peşlerinden sürükleyerek reformcu gidişe karşı durdular. CHP "ortanın solundayız" yerine, "sağındayız" da dese, hakim sınıf çıkarlarına dokunan tedbirler yüzünden bu ihaneti tanıyacaktı. CHP reformculuğunu son derece yetersiz bulan ilerici unsurların hir kısmı da, açık, seçik ve tutarlı hir programla ortaya çıkan TİP'e kaydılar. Böylece 20 yıllık deneme, halktan yana her türlü reform fikrine karşı çıktığı halde, fakir köylü ve işçinin oylarını toplayan Menderes politikası şampiyon­larını, büyükçe bir çoğunlukla yeniden iktidara getirdi. 20 yıllık denemenin ortaya koyduğu sonuç şudur: "Feodal kalıntılardan hâlâ kurtulamamış ve az sayıdaki işçisi dahi bölgesel bağlılıkların etkisi altında bulunan bir toplumda Parlâmentoculuk, geri unsurların egemenliğini sağlamaktadır. Halbuki azgelişmiş bir ülkede sistemin yaşaması ve istikrara kavuşması, Parlâmento'nun zorunlu reformları gerçekleştire­bilmesine bağlıdır. Aşırı sağcı çoğunluklar getiren sistem ise, reform yol­larını tıkamakta ve toplumun azınlıktaki dinamik unsurları arasında hoşnutsuzluğu körüklemektedir. Bu durum yalnız Türkiye'ye özgü değildir. Güney Amerika'da etraflı bir sosyolojik araştırmaya girişen Fransız siyasî bilimler uzmanı Lambert bizimkine hayli benzer bir sosyal yapıya sahip bulunan ülkelerin çoğunda, parlamenter sistemin aşırı muhafazakarlığın güçlü bir aracı olduğunu or­taya koymuştur. Reformcu güçler, sistemin dışına çıkış yolları aramış­lardır. Prof. Duverger de "Politikaya Giriş" adlı eserinde şu acı hükme varmaktadır: "Modern usullerin görünüşü altında eski feodal otokrasi rejimleri işler. Demokratik usuller, eski rejimlerin yıkılmasına yardım etmek şöyle dursun onları gizleyerek devam etmesini sağlar." Bu ölçüde kötümserliğe elbette yer yoktur. Yalnız, çok önceden başla­yan temel hâtâlar yüzünden, azgelişmişliğin bütün zincirlerini kırmak için yeterli olan yirmi yıllık bir süreyi israf ettiğimizi daha uzun yıllar israfa ha­zırlandığımızı bilmek gerekir. Reformcu güçlerin sosyal yanı değişmediği sürece gelecek seçimlerde de başarısızlıklara uğraması mümkündür. Ho­şumuza gitmiyor diye, başını kuma sokunca kem gözlerden korunduğunu sanan devekuşları gibi bu acı gerçeği görmekten kaçamayız. Türkiye'de Anayasa düzeninin bugün en samimi savunucuları, hiç şüphe yok, reformcu güçlerdir. Bu düzeni yaşatmak için, reformcular, ellerinden gelen çabayı gösterecekler ve Parlâmento-Devrim çelişmesine, demokratik bir çözüm yolu arayacaklardır. Açık gerçekleri olduğu gibi görmekten kaçınmayan bir tutum bugünkü çıkmazdan kurtulma çabasının sağlam bir hareket noktasını teşkil etmesi bakımından önemlidir. Rejimler hayallere değil gerçeklere dayanarak uzun ömürlü olurlar. Anayasadan ve reformlardan yana güçler, Türkiye'nin daha uzun süre zaman israfına tahammülü kalmadığını göz önünde tutarak, demokratik devrim yolunu açma durumundadırlar. Yön, Sayı 135, 29 Ekim 1965
Doğan Avcıoğlu (Atatürkçülük, Milliyetçilik, Sosyalizm)
İşte 1923 yılının 29 Ekim günü saat 20.00'ı vurduğu vakit, Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi'nde "Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir" ibaresini "Teşkilat-ı Esasiye" (Anayasa) kanununun birinci maddesi olarak kabul ettirmişti.
Afet İnan (Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler)