Zehri Quotes

We've searched our database for all the quotes and captions related to Zehri. Here they are! All 8 of them:

Bir zehri insan, bir kerede yutmalı, ya ölür ya kurtulur
Reşat Nuri Güntekin (Çalıkuşu)
Elveda sevgili şeftali ağacım! Hiç değilse, seninki düzgün, doğal ve onurlu bir ölüm, ki bu yüzden şanslı addediyorum seni..savaş uçaklarından atılan bombalarla parçalanmadın, şeytani asitlerle yakılmadın, milyonlarca insan gibi sürülmedin yurdundan, kanlı köklerinle üstünkörü dikildiğin yerden bir kez daha koparılıp yurtsuz bırakılmadın, çöküşü ve yıkımı, savaşı ve etrafındaki rezaleti yaşamak ve sefilce ölüp gitmek zorunda kalmadın. Bizden daha iyi, daha güzel yaşlandın ve ömrümüzün sonunda yozlaşmış bir dünyanın zehri ve sefaletiyle boğuşan, etrafımızı kemiren ahlaksızlığa rağmen bir nebze temiz hava solumak için mücadele eden bizlerden daha onurlu öldün.
Hermann Hesse (Ağaçlar)
süvarileri, onlar olmadan zafer kazanabileceklerine inanmaz oldular. Fransızların İsviçreliler karşısında yetersiz kalması ve İsviçreliler olmadan başkalarıyla çarpışmayı göze alamaması buradan kaynaklanıyor. Demek ki, Fransa'nın orduları karmaydı, kısmen paralı askerlerden, kısmen Fransız birliklerinden oluşuyordu; böyle bir ordu, salt yardımcı bir askerî güçten ya da salt paralı bir ordudan çok daha iyi, ama öz ordudan çok aşağıdır. Yukarıda verdiğimiz örnek yeterli olacaktır; çünkü Charles'ın kurdüğü düzen geliştirilmiş ya da korunmuş olsaydı, Fransa Krallığı yenilmez olurdu. Ama öngörüsü kıt insanlar, zamanındâ iyi gibi görünen bir işe girişir, onun altındaki zehri fark etmezler, tıpkı daha önce [III. bölümde] verem ateşiyle ilgili olarak söylediğim gibi. [7] Bu yüzden, bir prenslikte, illetleri belirdiği anda teşhis edemeyen kişi gerçekten bilge değildir; bilgelik çok az kişiye verilmiştir. Roma İmparatorluğu'nun çöküşünün ana nedeni araştırılacak olursa, bu çöküşün, Gotların paralı asker olarak tutulduğu an başladığı görülecektir; çünkü o başlangıçla birlikte, Roma İmparatorluğu'nun gücü zayıflamaya yüz tutmuştu; ondan alınan güç ötekilere [Gotlar] veriliyordu. Öyleyse, vardığım sonuç şu: Hiçbir prenslik, kendi ordusu olmadan güvende değildir; tersine, zor durumlarda onu inançla savunacak güçten yoksun olduğu için, tümüyle talihin buyruğu altındadır. Ve bilge kişilerin görüşü ve savsözü hep şu olmuştur: Quod nihil sit tam infirmum aut instabile quam fama potentjae non sua vi * (Lat.) Hiçbir şey; kendi gücüne dayanmayan bir iktidarın ünü kadar zayıf ve değişken değildir. [Tacitus,Annales, XIII, 19] (Ç.N.) Machiavelli - Prens sayfa 89
Niccolò Macchiavelli (The Prince)
Bir şeylerin sonuna geldiğini hissediyordu. “Şimdi oturduğum yerden kalkıp başka şehirlere gidebilirim. Çok zengin olup dünyayı gezebilirim. Kültürleri tanıyabilir ve çeşit, çeşit insanla tanışabilirim. Hayatımın ilerisi için hedefler koyabilir, amaçlar üretebilir, anlamlar ve değerler yaratabilir ve başarı basamaklarını dörder beşer atlayabilirim…” (...) “Altmış beş yaşıma kadar çalışıp tüm başarıları elde edebilirim. Birilerine anlam yükleyip onları yanımda tutmak için her şeyimi feda edebilirim. Bir köpek sadakatiyle bağlı kalmayı öğrenebilirim. İşimde yükselmek için üstlerime boyun eğebilir, boyun eğdikçe örselenebilirim. Kazandığım paralarla dünyayı gezip farklı kötülükler, kültürlere özgü farklı şeytanlıklar deneyim edebilirim. Paranın farklı biçimleriyle farklı varoluşlar tadabilirim. Coğrafyalara özgü farklı var oluşlar! Bir insanın Türkiye’de yaşadığı var oluş ile Finlandiya’daki var oluş deneyimi aynı olmayacaktır elbette! Fakat… Bir mümin sabrıyla istediğim her şeyi elde ettikten sonra ne olacak? Tüm başarılar, hedefler ve amaçlar gerçekleştirildiğinde, anlamları tükettiğimde, erişilecek yeni bir şey kalmadığında ne olacak? Hiçbir şey… Tıpkı hayatım gibi cümlelerin hepsi anlamsız. Bir insanın nasıl ki yaşamak için suya ve yemeğe ihtiyacı varsa; kendini aldatabileceği yalanlara, anlamlara, tüm hayatını serebileceği zaman kavramına da ihtiyacı pekala var. Bir insanın nefes alması yaşadığı anlamına gelmiyor… Yaratıcı insan! Ahlak yasaları koyan, evrensel yalnızlık korkusu içinde tanrılar var eden, kendi canını her şeyden çok kutsal görebilen ve özgürlüğü için kan dökmeyi helal gören ama hiçbir zaman huzura kavuşamayan insan… İnsan olarak var olmayı ben seçmedim, ama son vermeyi seçebilirim. Kollarımdan alacağım küçük bir güç ile bedenimi öne sürerek birkaç saniye içinde tüm acılarıma, kaygılara, geçmişe ve geleceğe, kısacık bir an ile son verebilirim. Acılarımı acıyla dindirebilir ve zehri panzehir olarak kullanabilirim…
Tolga Gökçen (Yalnızlaşan İnsan)
Devrimin disaridan iceriye dogru degil,iceriden disariya dogru gerceklesmesi gerektigini anlattim ona, asil sorun burada. Bu tiplerin ayaklanma baslar baslamaz yaptiklari ilk sey gidip bir renkli televizyon yagmalamak. Dusmani yari-zeka yapan ayni zehri kendileri icin de istiyorlar.
Charles Bukowski (Tales of Ordinary Madness)
Sizin fikirleriniz sizin bakış açınızdan başka bir şey değil. İlle de doğru olması gerekmiyor. Fikirleriniz inançlarınızdan, egonuzdan ve bireysel rüyanızdan kaynaklanıyor. Zehri yaratıyoruz ve başkalarına yayıyoruz çünkü kendi bakış açımızın doğru olduğunu hissetmek istiyoruz.
Miguel Ruiz (The Four Agreements: A Practical Guide to Personal Freedom)
Anne kurt şöyle der: Tehditkarsa ve senden büyükse, kaç; daha zayıfsa, bak ne istiyor; hastaysa, yalnız bırak; dikenleri, zehri sivri dişleri ya da keskin pençeleri varsa, geri dön ve ters yöne git; güzel kokuyor ama metal çenelerle sarılıysa, onunla birlikte yürü.
Clarissa Pinkola Estés (Women Who Run With the Wolves)
Nasıl bir silindir bu üzerimizden geçen? Nasıl dar bir alandır insan kalbi sadece en unutulmazı içine alan? Neyi unutmak zor gelir insana? Bir sevinci mi yoksa bir 'zehri' mi? Çoğu gidiyor ama bunu biliyoruz en azından...
İclal Aydın (Evlerin Işıkları Bir Bir Yanarken)