“
Kendimi anında, ince ve uzun boylu olan ve bir o kadar da abartılı hikayeler anlatan, başı belaya giren, gündelik işlerini unutuveren Davy ile özdeşleştirdim. Babası Davy’nin incir çekirdeğini doldurmayacak biri olduğunu düşünüyordu. Sadece yedi yaşındaydım ve bu cümle aklımı başımdan aldı. Babası ne demek istemiş olabilirdi? Geceleri yatağa yattığımda bunu düşünüp durdum. İncir çekirdeği nasıl dolardı? O kadar mı değerli ve önemliydi yani? Herhangi bir şeyin çekirdeği Davy Crockett gibi bir oğlanla aynı değerde olabilir miydi?
…
Sonunda Davy Crockett’in paha biçilemez biri olduğunu anladım, babası tarafından bile. Tüm eksikliklere rağmen faydalı olabilmek adına delicesine çalıştı ve babasının tüm borçlarını ödedi. Yasak kitabı defalarca okudum, zihnimi beklenmedik yerlere götüren yollarda peşi sıra gittim. Yolda kaybolma ihtimalime karşılık yürürken önüme çıkan ıslak yaprak yığınının arasında bulduğum bir pusulam vardı. Eski ve paslıydı ama hala çalışıyor, yeryüzüyle gökyüzünü birleştiriyordu. Bana nerede durduğumu, batının neresi olduğunu söyledi ama nereye gittiğime ve benim değerime dair tek kelime etmedi.
”
”