“
bu dünyada yaşlıların gençlere her türlü hürmet ile itibarı gösterdiğini ve dahası, filozoflar senatosunun kararıyla babaların, reşit olur olmaz çocuklarına itaat ettiğini söyledi.
Şeytanım, “Sizin ülkenizdekine tamamen zıt bir gelenek olduğu için şaşırdınız değil mi?” diye sordu. “Yine de mantıksız sayılmaz zira söyleyin bana, eli ayağı tutmayan bir altmışlıktansa artık düşünme, muhakeme etme ve uygulama becerisine kavuşmuş genç ve canlı bir adam daha iyi bir aile reisi olmaz mı? Altmış kışın karıyla hayal gücü donmuş bu zavallı sersem, mutlu başarılarını emsal alırken insanın ihtiyatının tüm kurallarına ve iktisadına aykırı o başarılı emsalleri yaratan şey aslında talih değil midir? Muhakemeye gelince, sizin halk arasında ihtiyarlara atfedilmiş bir özellik olsa da aslında ihtiyar biri onun da pek azına sahiptir. Ayrıca hayal âleminden çıkması için şunu bilmelidir ki ihtiyar ihtiyatı denilen şey aslında evhamdan, onu tedirgin edecek herhangi bir işe girişmenin azgın korkusundan başka bir şey değildir. Evladım, genç bir adamın gözü kapalı daldığı bir tehlikeyi o göze alamadığında, bunun sebebi felaketi öngörmesi değil, insanı cesaretlendiren bu asil dürtüleri tutuşturacak yeterli ateşe sahip olmamasıdır. Öyle ki bu genç adamın cesareti, onun maksadını başarıya ulaştıran teminat gibidir çünkü icraatını kolaylıkla ve süratle gerçekleştirmesini sağlayan bu şevk, onu söz konusu işe girişmeye iten şeydir. Uygulama içinse sizi kanıtlarla ikna etmeye çalışarak zihninizi biraz zorlayacağım. Bildiğiniz gibi sadece gençlik harekete geçmeye elverişlidir. Bu ikna etmediyse sizi, yalvarırım söyleyin, sırf düşmanlarınızdan veya size zulmedenlerden sizin yerinize öç alabileceği için cesur bir adama saygı duymaz mısınız? Alışkanlıktan değilse, kanı donmuş yetmişlik taburu, adalet için ısınan gençlerin tüm asil coşkularını soğukkanlılıkla öldürdüğü zaman niçin hâlâ ihtiyar birine saygı duyasınız? Güçlüye boyun eğmenizin nedeni, kazanacağı zafere karşı koyamayacak olmanız değil mi? Öyleyse niçin tembellikten kasları erimiş, damarları çekilmiş, aklı buharlaşmış, iliği kurumuş bir adama itaat edesiniz! Bir kadına güzelliğinden dolayı hayran olmadınız mı? O hâlde, yaşlılıktan ruhu artık canını ölümle tehdit eden bir hayalete dönüşmüş birine neden diz çökmeye devam edersiniz? Son olarak, akıllı bir adama saygı duymanızın nedeni, karmaşık bir soruna canlı dimağıyla çözüm bulması, en yüksek zümrelere bile söz geçirebilmesi, tüm bilgileri bir çırpıda öğrenmesi veya sadece kendi olmak için şiddetli arzularla dolan bir ruha sahip olması değil miydi? Buna rağmen, çürümüş organları kafasını ağırlaştırıp onu aptallaştırdığında bile, kalabalık içinde mantıklı bir adamdan ziyade sessiz bir put heykeline benzeyen bu adama saydı duymayı sürdürürsünüz.
”
”
Cyrano de Bergerac (L'autre monde; ou, Histoire comique des Etats et Empires de la Lune: Exploration philosophique et humoristique de la Lune dans la littérature du XVIIe siècle (French Edition))