“
esrarı gördüm bugün, binmiş gider bir ata;
şöyle kim(ki) derviş olmuş, hergiz(asla) söylemez hata.
hızır donudur(kılığıdır) donu(kılığı), hak'ka doğrudur yönü;
şöyle cüst(çevik) eyler beni, erişince gizli tâ-
kırmızı don(kıyafet) giyinir, yeşil kubbe sarınır(sarık sarınır),
miskinlikden(tembellikten) görünür, iner alçak sıfata.
sûfiler bunu yerer(aşşağılar/kınar), bittiği yeri sorar;
gazel olmadan(olgunlaşmadan) derer(toplar/biçer), hissesi var kuvvete.
[b]sûfi yemez 'haram' der, 'gizlice de görem' der;[b]
'gelen(gelecek) yıl çok derem' der, ister birazın sata(birazını satmak ister).
bir kişi kim(ki) ayıktır, yabanda(çölde) bir o yugdur(sabandır);
anın(onun) hiç aklı yoktur, ta'neyleye bu ota(bu otu kınar).
bir kişi kim(ki) hayrandır(esrar sarhoşudur), yer gök ana(ona) seyrandır;
insan değil hayvandır, başın bürüye yata(başını bürüyüp yatan).
gel ey miskin(tembel) kaygusuz, esrardan al öğüdün(öğüdünü);
bu âşıklar otudur("haşişet'ül fukara"), yemez verme her tata(yabancıya)
”
”