“
Biz gerçek evliyalarla ilgilenelim. Sormayın hemen "evliyanın gerceği olur mu?" diye... İnsan nerede, neyi yaratmak isterse onu yaratır. Ve bu yaratiıar kesesinin ağzını açınca, herkesten bir hikaye sıkar. Bende var, eminim sizlerde de vardır..
Kesenizin ağzını açmanız yeter. Gerek eğer ki fazla gerçekse, bırakalım o zaman gerceküstücülük yerini alsın. Dersimlilerin gerçeği bence fazla gerçektir. El ele vermiş ölüme giden Demenan aşireti üyelerinin bakışlarındaki son ne denli gerçekse, bu isyana karışmış o yırtık çarıklı adamların, onların kurşuna dizilmiş çocuklarının, gelinlerinin bıraktıkları efsaneler de o denli gerçeküstüdür. Bu sebepten her zaman severim bu yılanlı, hikayeli, Xızırlı ve Düzgün Babalı şehri... Gerçek konuşamıyorsa, bırakalım efsaneler konuşsun...
Ve tabii Dersim deyince böyle sadece trajedi, hüzün düşmesin gönüllere... Bir şehir solcuların kalesi olursa oradan sadece direnç ve hüzün çıkmaz... O şehir Dersim olunca, yani biraz muzir, biraz nüktedan olunca, acıyı bazen unutur, hikäyelere dalar, gülersiniz de... Benim en sevdiğim yan budur işte. Kendine gülebilmek! Bu bir erdemdir bence...
Herkes karşılıklı bol atıp tutsun diye bir "Palavra Meydanı" vardır Dersim'in. Bilhassa derler ki 12 Eylül'den önce solcular toplanıp, atıp tutarmış. Ve tabii o günden bugüne hikayeler böyle akmış... Herkes esprisini yapar ya TIKKO, TIKB, TKP-ML gibi bütün örgütlerin başındaki T aslında Türkiye değil de Tunceli kısaltmasıdır diye. Serde hem Alevilik hem de komünistlik olunca, torbanı alıp topla işte hikayeleri... Bir insan hem Alevi hem de komünist nasıl olur diye sormayın. Bu ancak biz Alevilere mahsustur.
”
”