I Was A Yurt Quotes

We've searched our database for all the quotes and captions related to I Was A Yurt. Here they are! All 10 of them:

Every time I find an issue I strongly believe I need to take a stand on, I always seem to end up at the crossroads of wanting to fight or retreat to a remote part of Alaska and live off the grid in a yurt.
Holly A. Bell (Trading Salvos (Kate Adams #1))
I had sat at table with an old, semiliterate man in a dirty jacket and canvas boots and felt in my heart an excitement I had seldom known. By then Armenia and Russia no longer seemed to matter. I was no longer thinking about the nature of greatness or the characteristics of a particular nation. There was only the human soul, the soul that did not lose faith as it suffered anguish and torment among the scree and vineyards of Palestine, the soul that remains equally human and good in a little village near Penza, under the sky of India, and in a northern yurt—because there is good in people everywhere, simply because they are human beings.
Vasily Grossman (An Armenian Sketchbook (New York Review Books Classics))
To many people I have no doubt that it appears merely silly. I once found it expressed in a rather amusing way in a Russian Book called Dal Zoviet, which means the lure of far horizons. The author is Galinischev Kutuzoff [Golenischev-Kutuzov], and he tells of a man in Northern Mongolia who goes out of his yurt every morning to breathe the free air of the steppes and enjoy the immensity and the solitude. But one day he feels an uncomfortable sense of oppression, almost as if he could not breathe. He looks about to find the reason. And there, across the undulating grasslands, is a line of telegraph poles. And after the place never the same to him again.
Daniele Varè (The Maker of Heavenly Trousers)
But I don’t love being asked to be an investor in a crowd-funded honeymoon. Here is why: it’s not especially emotionally rewarding to know that I paid for three of five nights of a yurt rental in Big Sur.
Mindy Kaling (Why Not Me?)
Right, I’ll bet he’s another vegetarian. Another Unitarian vegetarian who holds up peace signs at street corners every Saturday afternoon and aspires to live in a Mongolian yurt.
Elizabeth Berg (Once Upon a Time, There Was You)
That’s probably a reference I should understand, but I’ve been living in a yurt for the last six months,” Dani said. “Well, that’s considerably cooler than my nerdy Greek mythology reference.
Molly Harper (Love and Other Wild Things (Mystic Bayou, #2))
The “city” of Kangbashi, for instance, sits on the edge of the Inner Mongolian desert. It was built from scratch in 2004. Architecturally speaking, it’s impressive, or at least ambitious. It features a meticulously landscaped central plaza more than a mile in length, along which sits a library shaped like a trio of enormous shelved books, a museum shaped like a cross between a peanut and a bronze beanbag, and an art gallery vaguely modeled on a pair of yurts. Wide avenues lead to shopping malls, hotels, and high-rise housing developments. The city was built to house more than a million residents. But when I was there in spring of 2016, it held barely one-tenth that number.
Vince Beiser (The World in a Grain: The Story of Sand and How It Transformed Civilization)
I wanted to rip the power-sharer right off his wrist and go and chuck it at Chloe’s head and tell her that Orion was right not to care about a single one of them, and we were going it alone, I was taking him to live in a yurt in Wales when we got out of here, and every last wizard in New York could set themselves on fire and cry about it.
Naomi Novik (A Deadly Education (The Scholomance, #1))
I wanted to rip the power-sharer right off his wrist and go and chuck it at Chloe’s head and tell her that Orion was right not to care about a single one of them, and we were going it alone, I was taking him to live in a yurt in Wales
Naomi Novik (A Deadly Education (The Scholomance, #1))
Sevgi, dünyaya gelen her varlıkta en esaslı bir unsur, en parlak bir nur, en büyük bir kuvvettir ve bu kuvvetin yeryüzünde yenemeyeceği hiçbir hasım yoktur. Sevgi evvelâ bütünleşebildiği her rûhu yükseltir ve ötelere hazırlar. Sonra da bu ruhlar sonsuzluk adına doyup duydukları şeyleri bütün gönüllere hâkim kılmanın kavgasını vermeye başlarlar. Bu yolda ölür ölür dirilir; ölürken 'sevgi' der ölür, dirilirken de sevgi soluklarıyla dirilirler. Sevmeyen ruhların olgunlaşıp insanî semâlara yükselmelerine imkân yoktur. Evet onlar yüzlerce sene yaşasalar dahi olgunluk adına bir çuvaldız boyu yol alamazlar. Sevgiden mahrum bu sîneler, bir türlü egonun karanlık labirentlerinden kurtulamadıkları için, kimseyi sevemez, sevgiyi sezemez ve varlığın sînesindeki muhabbetten habersiz olarak kahrolur giderler. Çocuk, ilk defa dünyaya gözlerini açtığı zaman sevgi ile karşılaşır, şefkatle gerilmiş ruhları görür ve muhabbetle atan kalplere sırtını vererek büyür. Daha sonraları ise, bu sevgiyi bazen bulur bazen de bulamaz; ama bütün bir hayat boyu hep o sevgiyi arar ve onun arkasından koşar. Güneşin çehresinde sevginin izleri vardır. Sular buhar buhar o sevgiye doğru yükselir; yukarılarda damlalaşan su habbecikleri, o sevginin kanatlarıyla kanatlanır ve nâralar atarak başaşağı toprağın bağrına inerler. Güller, çiçekler sevgiyle gerilir ve gelip geçenlere tebessümler yağdırırlar. Yaprakların bağrına taht kuran jaleler, durmadan çevrelerine sevgi dolu gamzeler çakar ve sevgiyle raks ederler. Koyun, kuzu sevgiyle meleşir ve birleşir; kuşlar ve kuşçuklar sevgiyle cıvıldaşırlar ve sevgi koroları teşkil ederler. Her varlık, kainattaki yeri itibarıyla bu geniş sevginin bir yanını, parlak bir senfonizma ile seslendirmekte, irâdî ve gayr-i irâdî, varlığın sînesindeki derin aşk ve muhabbeti göstermeye çalışmaktadır. Sevgi, insan ruhunda öyle derin izler bırakır ki, o uğurda yurt-yuva terk edilir, icabında ocaklar söner ve her vâdide ayrı bir mecnun 'Leylâ!' der inler. Ruhundaki sevgiyi kavrayamamış sığ gönüller ise bu işe delilik derler..! Diğergamlık ve başkaları için yaşamak, insanoğluna ait yüksek bir duygudur ve kaynağı da sevgidir. İnsanlar arasında bu sevgiden en çok hisse alanlar en büyük kahramanlardır. İçindeki kinleri, nefretleri söküp atmaya muvaffak olmuş en büyük kahramanlar... Ölüm bu kahramanların soluklarını kesemez. Hazân onların çiçeklerini solduramaz. Aslında her gün iç dünyalarında ayrı bir sevgi meşalesi tutuşturup, kalplerini sevginin, mürüvvetin meşcereliği hâline getiren ve duygu dünyalarında açtıkları yollar ve tünellerle bütün gönüllere girmesini bilen bu çalımlı ruhlar, öyle yüksek bir divandan 'ebed-müddet' yaşama hakkını almışlardır ki, değil ölüm ve fânilik, kıyametler dahi onların çiçeklerini solduramaz ve kadehlerini deviremez. Çocuğu için ölmesini bilen anne büyük bir şefkat kahramanı, ülkesi ve insanı için hayatını hakîr gören fert bir millet fedâisi, insanlık için yaşayıp onun için ölen kahraman ise, sînelerde taht kurmaya hak kazanmış bir ölümsüzlük âbidesidir. Böylelerinin elinde sevgi, her düşmanı yenebilecek bir silah, her kapıyı açabilecek sihirli bir anahtardır. Bu silah ve bu anahtara sahib olanlar, bugün olmasa da yarın mutlaka bütün cihanın kapılarını açacak ve ellerinde muhabbet buhurdanlıkları dörtbir yana huzur kokuları saçıp dolaşacaklardır. İnsanların gönüllerini fethetmek için en kestirme yol sevgi yoludur. Ve sevgi yolu peygamberler yoludur. Bu yolda yürüyenlerin yüzlerine kapılar kapanmaz! Ezkazârâ, birisi kapansa bile onun yerine yüzlercesi, binlercesi açılır. Bir kere de sevgi yoluyla gönüllere girildi mi, artık halledilmedik hiçbir mesele kalmaz. Ne mutlu sevgiyi kendine rehber yapıp yürüyenlere! Yazıklar olsun, ruhundaki sevgiyi sezemeyip bütün bir hayat boyu kör ve sağır yaşayan talihsizlere!
M. Fethullah Gülen (Çağ ve Nesil 1-2-3)