“
İnsan bir varlıkta ancak kendi değiştirdiği şeylere sahip olabilir...
"Niye çalıştığını bilmeden günde on iki saat çalışan bir insan için, ne saygınlık, ne de gerçek bir yaşam mümkün değildir." Bu çalışma bir anlam kazanmalı, bir vatana dönüşmeliydi. (...)
Marksizm bir öğreti değil, bir iradedir; proletarya ve yandaşları - yani sizler - için, kendini tanıma, kendini olduğu gibi hissetme, olduğu gibi yenme iradesidir; haklı çıkmak için değil, kendinize ihanet etmeden yenmek için marksist olmalısınız. (...)
Ama marksizmde hem bir kaçınılmaz kader duygusu, hem de bir irade yüceltimi var. Kader ne zaman iradenin önüne geçse, ben kuşkulanmaya başlarım. (...)
Gebereceksek, hiç değilse insan olmak için geberelim. (...)
- Hangi siyasi inanç dünyanın acısını anlatabilir ki?
- Ben acıyı anlatmaktan çox azaltmayı yeğlerim. Sesiniz insanlık dolu. Acıyı huşu içinde seyretmekten ibaret insanlıktan hoşlanmam.
- Başka bir insanlık olduğundan emin misiniz Çen?
- Açıklaması zor... Başka, en azından sadece seyretmekten ibaret olmayan bir insanlık var... (...)
Ben Çin falan kurmak istemiyorum, dedi Suan, ben Çin olsun ya da olmasın, kendi safımdakileri kurtarmak istiyorum. Yoksulları. Ben onlar için ölmeyi, öldermeyi kabulleniyorum. Sadece onlar için... (...)
Bizimkiler için yapabileceğin en iyi şey, ölmeye karar vermektir. Hiçbir insan, bu kararı veren kadar etkili olamaz. (...)
Bir kadını anlayıp açıklamakla uğraşan düşüncede erotik bir şeyler vardır... Bir kadını tanımayı istemek, hep ona sahip olmanın ya da ondan intikam almanın bir biçimidir. (...)
Bir insanın içinde bulunduğu, nasıl desem, insanlık durumuna katlanması çok az rastlanan bir olaydır. (...)
Zaten insanlar belki de iktidarı umursamıyor. Bu düşüncede onları asıl büyüleyen, gerçek erk değil, o mevkinin sağlayacağı tatlı keyifler düşüdür. Kralın erki yönetmektir, değil mi? Ama insan yönetmek istemez: Sizin de dediğiniz gibi, baskı yaomak ister. İnsanlar dünyasında insandan fazla bir şey olmak ister. İnsanlık durumundan kurtulmak diyordum. Güçsüzlük değildir bu: Tam tersine gücünün her şeye yetmesi isteğidir. Güç isteğinin entelektüel bir gerekçelendirmeden başka bir şey olmadığı hastalıklı bir kuruntu, tanrılık isteğidir: Her insan tanrı olmayı düşler. (...) Bir tanrının ideali, gücüne yeniden kavuşacağını bilerek insan olmak; insanın düşü ise kişiliğini yitirmeden tanrı olmaktır... (...)
Modern kapitalizm, güç isteğinden çok, örgütlenme isteğidir. (...)
İnsanın kendinden kurtulması ve başkalarının gözünde başka bir hayata kavuşması için bir giysi yetiyorsa, o zaman insanların gerçekten var olduğu söylenemezdi. (...)
Çağının en güçlü anlamı ve en büyük umuduyla yüklü olan şey için savaşmıştı; birlikte yaşamak istediği insanların arasında ölecekti; yere uzanmış bu insanların her biri gibi hayatına bir anlam kazandırdığı için ölecekti. Uğruna ölmeyi kabullenmeyeceği bir hayatın ne değeri olurdu ki? İnsan tek başına ölmüyorsa, ölmek kolaydır. Ağzına kadar bu kardeşçe iniltiyle dolmuş ölüm, yığınların şehitleri olarak kabul edeceği bu mağluplar meclisi, altın yaldızlı efsanelerin dokunduğu kumaştan yapılmış kanlı bir efsane! Ölümün bakışları üzerine dikilmişken, insanların erkek yüreklerinin ölüler için en az ruh kadar değerli bir sığınak olduğunu haykıran bu kendini kurban ediş mırıltısını duymamak mümkün müydü? (...)
Kaşiflerin keşiflerine değil çektiklerine özeniyorum, beni çeken buydu... (...)
Her ihtiyar bir itiraftır ve bu adar çok sayıda yaşlılığın bomboş gemesinin nedeni, o kadar çok insanın bir zamanlar gerçekten de boş olması ve bunu saklamasıdır. (...)
Bir insan yaratmak için dokuz ay yetmez, altmış yıl gerekir, fedakarlıkla, iradeyle, daha birçok şeyle dolu altmış yıl! Ve bu insan yaratıldıktan sonra, onun içinde çocukluktan, ergenlikten bir şey kalmadığında, gerçekten bir adam olduğunda, ölmekten başka bir işe yaramaz artık o.
”
”