“
Mutluluğumuzu neyin tehdit ettiğini her zaman için bilmez miyiz? Herhangi birisi söylemeden önce bunu yüreğimizin ta derinlerinde hissetmez miyiz? Kısa bir süre için bastırabildiğimiz, ama bilincimizin bir köşesinde bizi tekrar esir etmek üzere her daim bekleyen bu iç sıkıntısı, bu karanlık düşünceler nereden geliyor? Kendi kendimize itiraf ettiğimizden daha fazlasını biliyoruz. Tek yapmamız gereken, dikkatle bakmak. Her şey, hem de en gizli şeyler, açıkça ortada. Fakat biz gördüğümüze katlanamıyoruz. Bize durmaksızın hakikati fısıldayan, içimizdeki en zayıf ses, aynı zamanda en berrak olanı. Ama biz onu duymamayı yeğliyoruz. Hakikat, çok keskin bilenmiş bir bıçak. Onun karşısında insan kendine dikkat ediyor.
”
”